Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Kimsiniz, ne yapıyorsunuz?
İsmim Zeynep Elif Özdemir. 1989 Denizli doğumluyum. İş hayatına İstanbul’da farklı kurumsal firmalarda yarı ve tam zamanlı çalışarak başladım. Yedi yıldır eşim İbrahim’le kendi yazılım şirketimizi yönetiyoruz. Önceleri Turkcell, Türk Telekom, Ikea ve TRT Çocuk gibi firmalara yazılım hizmeti veriyorduk. Son üç yıldır tamamen kendi ürünlerimiz üzerine çalışıyoruz.
Yazılıma nasıl başladınız?
Yazılıma ilgim çok eskiden beri vardı. Hatta ilkokuldayken en büyük hayalim oyun yazmaktı. Üniversitede yazılım derslerim vardı ama yazılıma asıl tam anlamıyla daldığım yer Ratel’dir. Teoride öğrendiğim yazılımı pratiğe dökmem burada oldu.
Yazılım öğrenmek isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?
İlk önce İngilizce’yi araştırma yapabilecek seviyede öğrenmelerini tavsiye edebilirim. İngilizce, yazılımda kendinizi iyi bir seviyeye getirmeniz için bence olmazsa olmaz. Yazılımda karşılaştığım hiçbir sorunu Türkçe araştırmadım.
Bir diğer önerim de, temelinizi sağlam tutmak. Yazılımın temellerini, nesne yönelimli programlamayı iyi oturtmak gerekiyor. Yazılım kesinlikle ezber işi değil. Ve en önemlisi, yazılımı sevmelisiniz, çünkü burada çok vakit harcayacaksınız. Sevmezseniz çok zor gelecektir. Ama bir şeyleri yerine oturttuğunuzda harcadığınız zaman acayip keyif verecek ve üretmenin hazzını net bir şekilde yaşayacaksınız.
Subcap ilk girişiminiz mi? Varsa önceki girişimlerinizden bahsedebilir misiniz?
İlk girişimimiz değil, uygulama dünyasına Liker Analyzer ile başladık. Instagram hesabınızda en çok beğeni alan fotoğraflarınızı, kullandığınız etiketleri, paylaşım zamanlarınızı, takiplerinizi ve takipçilerinizi analiz eden ve çıkarımlar yapan bir uygulamaydı. Yaklaşık iki milyon kullanıcıya ulaşmıştık. Oluşturduğumuz değer ise güvendi. Analizler yapılırken hiçbir web servis kullanılmadı, yani tüm işlemler kullanıcının cihazında yapılıyordu; böylelikle kullacının verilerini göremiyorduk, depolamıyorduk, kullanıcı güvenle instagram girişi yapabiliyordu. Fakat yayına çıktıktan yaklaşık 18 ay sonra Facebook’tan uygulamamızı kapatmamız gerektiğine dair mail aldık. Her ne kadar ciddi bir başarıya imza atmış olsak da bu maceramızı sonlandırmak durumunda kaldık. Ondan sonra City Widget adında bir widget ve gezi uygulaması çıkardık. Her gün dünyanın seçilmiş bir şehrinden fotoğrafları telefonunuzun ekranına widget’lar sayesinde gelir. Bu şehri isterseniz gezi planlarınız için listeye alabilir ya da “bu şehire gittim” olarak işaretleyebilirsiniz. Daha sonra 2021 Wallpaper uygulamamız geldi. Bu uygulama ile de kategorizelenmiş bir şekilde telefon ekranınıza duvar kağıdı seçebilirsiniz. Bu iki uygulama da şu an App Store ve Google Play Store’da ve güzel bir kullanıcı kitlesi ile büyümeye devam ediyor.
Subcap’ten ve nasıl ortaya çıktığından bahsedebilir misiniz?
Liker maceramızı sonlandırdıktan sonra yeni fikir arayışına girdik. O zaman beraber çalıştığımız bir arkadaşımızla beyin fırtınası yaparken sosyal medyadaki eksiklikleri ve etkileşimi arttırmak için neler yapılabileceğini konuşurken bir anda videoların sessiz izlendiğinden ve videoların gerektiği gibi tüketilemediğinden konuştuk. Videolara altyazı eklemenin hem duyma engelliler için hem de birçoğumuz gibi videoları sessiz izleyen/izlemek durumunda kalanlar için çok iyi olacağını konuştuk. Piyasa araştırması ve rakip analizi yaptıktan sonra Subcap’i yapmaya karar verdik.
Subcap kaç kişilik bir ekipten oluşmaktadır ve görev dağılımı nasıldır?
Subcap şu anda üç kişi. Ben, ürünün tasarımından, rakip incelemelerinden ve App Store ve Google Play’deki uygulama yönetiminden (ASO) sorumluyum. İbrahim (Özdemir), uygulamaların yazılımından ve App Store üzerindeki reklam yönetiminden sorumlu. Berin (Soylu) ise dijital pazarlama üzerine çalışmakta.
Subcap’in geliştirilme sürecinde hangi araçları veya kütüphaneleri kullandınız ve nasıl bir süreç izlediniz?
Son 3-4 yıldır uygulamalarımızı Flutter ile geliştiriyoruz. Her ne kadar ben Android, İbrahim de Android ve iOS native kodlayabilsek de Flutter bize çok esnek geliyor ve iş gücümüzü düşürüyor. Özellikle Google’ın Flutter’a desteği ve kendi araçlarını da bu platformla geliştirmesi, Flutter’ı seçmemizde ve Flutter’la devam etmemizde önemli bir etken. Biz beta versiyonundan beri Flutter’ı kullanıyoruz ve hatta o zamanda geliştirdiğimiz bir alert kütüphanemiz var, RFlutter alert isminde. Komunite tarafından çok destek görüyor, biz de gelen taleplere göre desteğimizi sürdürüyoruz. Kendi uygulamalarımızda da kütüphanemizi kullanıyoruz. İhtiyaca göre pub.dev üzerinden null safety ve yüksek volumlu kütüphaneleri kullanıyoruz.
Subcap’i geliştirirken ve tasarlarken karşılaştığınız zorluklar neler oldu ve bu zorlukları nasıl aştınız?
En büyük zorluk küçük bir ekip olmamız. Fikrimiz ve geliştirmek istediklerimiz çoktu, fakat sınırlı kaynakla hızlıca iş çıkarmak oldukça zor. Bunun için ekibe yeni arkadaşlar dahil etmemiz gerekti fakat bu da ciddi bir süreç, efor ve maddi kayıp. Bu sebeple yapmak istediklerimizi küçük parçalara ayırıp planlama yaptık. Sıraya koyup verimli çalışma modelini benimsedik. “Geç kaldık” düşüncesi ile panik olmak yerine, eforumuzu arttırıp biraz da kabullenme yoluna gittik. İbrahim’le beraber hem evlilik hem iş yürütmemiz bu noktada çok işe yaradı, çünkü beraber fazla mesai yapıyoruz ve birbirimizi anlıyoruz :)
Subcap’i büyütmek için ne tür pazarlama stratejileri uyguladınız? Uyguladığınız pazarlama stratejilerinden ne tür sonuçlar elde ettiniz?
Şu anda Apple Search Ads reklamı veriyoruz ve reklam verimliliklerini çeşitli araçlarla inceliyoruz. Öz sermaye ile girdiğimiz bu işte, parayı verimli kullanmak bizim için çok kıymetli. Bu sebeple “analiz” bizim işimizin en büyük parçası. Mobil uygulama dünyasında verimliliği arttıracak araçlara para vermek zorundasınız, çünkü size getirisi gerçekten çok fazla. Ülke bazlı kampanya çıkıyoruz. Bir de “think global, act local” düşüncesini benimsemek önemli. Lokalizasyon uygulamada çok şey kazandırıyor. Son birkaç aydır Berin ile birlikte influencerlarla kampanya çıkma yoluna gitmeye başladık. Çok başındayız ama müşterilerle birebir temasın etkili olduğunu görüyoruz.
Subcap’in masrafları nelerdir?
Hemen her yazılım şirketinde olduğu gibi en büyük masrafımız insan gücü. Onun dışında ek bir masrafımız yok.
Subcap’in gelir kaynakları nelerdir?
Subcap uygulama içi satın alma ile gelir elde ediyor. Yani uygulamayı marketten indirmek ücretsiz ama uygulama içindeki bazı fonksiyonları kullanabilmek için aylık, 3 aylık ya da 6 aylık abonelik almak gerekiyor.
Şu an ki deneyim ve birikiminiz ile Subcap’i kurduğunuz ilk güne dönseydiniz neleri daha iyi yapardınız ve neleri yapmazdınız?
Bazı detayların üzerinde çok durduk ve bu yüzden markete çıkmakta biraz geç kaldık. Maalesef MVP mantığı oturtmakta zor olan bir kavram. Bunu anlamakta geç kaldık. Şimdiki aklımız olsa çok daha erken piyasaya çıkıp, mükemmeliyetçilik yapmazdık.
Subcap’i kurarken sahip olduğunuz deneyim ve tecrübenin yeterli olduğunu düşünüyor muydunuz?
Subcap’i kurduğumuzda yedi yıldır mobil uygulama pazarındaydık. Ama en önemlisi mobil uygulama bizim hayatımız olmuştu. Store’da çok vakit geçiriyorduk. Müşteri işini bırakıp ürünleşmeye gideli üç yıl olmuştu. O yüzden kendimizi hazır ve motive hissediyorduk. Fakat biraz da yolculuk sırasında öğreniliyor ve gerçekler görülüyor.
İçine girmeden bilemiyorsunuz. Şu da bir gerçektir ki her uygulamanın yolculuğu farklı ve ona özel. Bazı şeyleri önden kestirmek zor.
Mobil uygulama pazarına giriş yapmak isteyenlere neler tavsiye edersiniz?
Hacmi çok büyük, yer edinmesi çok zor bir pazar mobil uygulama pazarı. Her geçen gün daha da zorlaşıyor da. Ama bunun yanında müşteri kitlesi de büyüyor. İnsanlar uygulama için artık daha çok para veriyorlar. Özellikle pandeminin çok faydası oldu bu konuda. Analiz bu işin çok büyük bir bölümü bence. “Süper bir fikrim var” ile olmuyor iş. Rakip analizi, piyasa analizi şart. Biraz bütçe hesabı da yapmak lazım, ne kadar dayanabilirim ya da ne kadar dayanabilirim şeklinde. Ama müthiş derya deniz bir alan. Bence cesaret edilip girilmeli :)
Yeni başlayan girişimcilere tavsiye edebileceğiniz öğrenme kaynakları nelerdir?
Şu zamanda bu kadar çok kaynakla iş yapamayacak kimse yok. Bu işin tek anahtarı istek. Üzerine çalışacağınız çok saatleriniz olmalı ve isteyerek yapmalısınız. Çalıştıkça ve araştırdıkça hangi kaynakların güzel ve yararlı olduğunu farkedeceksiniz. Ama şunu diyebilirim ki benim özellikle hiçbir şey bilmeden kendimi geliştirmek istediğim bir nokta olduğunda Udemy’den faydalanıyorum. Fikir sahibi olduğumda ise zaten gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Bir de Twitter’ı da iyi karıştırmak lazım, zor da olsa çok güzel bilgiler edinebiliyorsunuz.
Son olarak bu yazıyı okuyanlara vereceğiniz beş tavsiyeniz neler olurdu?
1- Çalışma şevki
2- Keyif alma
3- Kıyas yapmama
4- Sabır
5- Kabullenme
Herhangi bir sorunuz, geri bildiriminiz veya bir sonraki röportajın kiminle olmasını istediğinizi belirtmek için lütfen Twitter’dan bizimle paylaşmaktan çekinmeyin: @fikrinhayati