Showing Posts From

Saas

Memotris

Memotris

1. Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Kimsiniz, ne yapıyorsunuz? Merhabalar, ben Burak Can. Şu anda Göğüs Cerrahisi asistanı olarak görev yapıyorum. Günlerimin büyük kısmı hastane koridorlarında, serviste hasta takibiyle, pansumanlarla ve tüp-dren takipleriyle geçiyor. Henüz asistanlığımın başlarındayım; yani "çömez" diyebileceğimiz o yoğun öğrenme sürecindeyim. Ama işin ilginç tarafı şu: Önlüğümü çıkardığım an, bilgisayar başına geçip kod yazan tutkulu bir yazılım geliştiriciye dönüşüyorum. Tıp ve yazılım... Birbirine çok uzak görünebilirler ama aslında ikisi de temelde aynı şeyi yapıyor: problem çözme. Ben de bu iki dünyayı birleştirmeye, tıbbi eğitim sorunlarına teknolojik çözümler üretmeye çalışıyorum. 2. Memotris'ten ve nasıl ortaya çıktığından bahsedebilir misiniz? Memotris, öğrenmeyi daha kalıcı ve verimli hale getirmek için geliştirdiğim, "Aralıklı Tekrar" (Spaced Repetition) yöntemini temel alan akıllı bir çalışma platformu. Ama aslında hikaye bundan çok daha kişisel bir yerden başlıyor. TUS'a hazırlanırken fark ettim ki asıl sorun öğrenmek değil. Asıl sorun, o öğrendiğin devasa bilgi yığınını aylarca hafızanda taze tutabilmek. Sayısız ders notu, binlerce konu... Hepsini bir kez öğreniyorsun ama sınav gününe kadar hatırlamak başka bir mesele. Piyasada Anki gibi global devler vardı tabii. Ama o uygulamayı her açtığımda içimden bir ses "Bu mu yani?" diyordu. Arayüzü 90'lardan kalma gibiydi, kullanımı karmaşıktı ve en önemlisi bizim sınav kültürümüze, çalışma dinamiklerimize hiç hitap etmiyordu. Bir gece nöbetten sonra düşündüm: "Neden hem bilimsel metodu kullanan, hem de modern ve bizim ihtiyaçlarımızı anlayan bir platform yok?" İşte Memotris'in ilk satırları o gece yazıldı. 3. Memotris kaç kişilik bir ekipten oluşuyor ve görev dağılımı nasıl? Açıkçası Memotris şu an "tek kişilik bir ordu" tarafından yürütülüyor. Fikir aşamasından tasarıma, veritabanı mimarisinden arayüz kodlamasına, SEO çalışmalarından kullanıcı desteğine kadar her şeyi "Solo Founder" olarak ben yönetiyorum. Bu durum bazen yorucu oluyor, yalan yok. Ama bir avantajı da var: Hedef kitlem bizzat benim. Bir doktor olarak, neyin gerçekten işe yarayıp neyin gereksiz olduğuna çok hızlı karar verebiliyorum. Kullanıcıların yaşadığı hayal kırıklıklarını birebir yaşadım çünkü. 4. Memotris ilk kullanıcısını nasıl elde etti? Henüz yolun başındayız, bu yüzden "müşteri" demek yerine "kullanıcı" demeyi tercih ediyorum — çünkü platform şu an temel özellikleriyle tamamen ücretsiz. İlk kullanıcılarım, nöbet aralarında projeyi gösterdiğim yakın doktor arkadaşlarım ve çalışma grubum oldu. Onların geri bildirimleriyle ürünü şekillendirdim: "Şu buton daha büyük olsun", "Burası kafamı karıştırıyor", "Bu özellik harika ama şöyle olsa daha iyi"... Her biri altın değerinde bilgiydi. Daha sonra profesyonel bir SEO optimizasyonu aldık ve internette görünürlüğümüz arttı. Şu an hiçbir reklam harcaması yapmadan, tamamen organik olarak ve kulaktan kulağa yayılarak 100'den fazla aktif kullanıcıya ulaştık. İnsanların fayda gördüğü bir şeyi birbirine tavsiye etmesi, bizim için en değerli büyüme motoru. 5. Memotris'in geliştirilme sürecinde hangi araçları/teknolojileri kullandınız? Modern ve kullanıcı dostu bir deneyim sunmak en başından önceliğimdi. Bunu başarmak için güncel ve güçlü bir teknoloji yığını tercih ettim: Teknik AltyapıFrontend: Next.js 15 ve React 19 kullanıyorum. Bu, hem hızlı bir kullanıcı deneyimi hem de SEO dostu bir yapı sağlıyor. Backend: Convex — sunucu yönetimini sıfıra indiren, real-time senkronizasyon sunan harika bir platform. Veritabanı, API ve cron job'lar hep bir arada. Kimlik Doğrulama: Clerk ile güvenli ve rol tabanlı erişim kontrolü (RBAC). PWA (Progressive Web App): Uygulama mağazasına gerek kalmadan, tarayıcıdan yüklenebilen, offline çalışabilen bir deneyim. Hastanede internet kesilse bile çalışmaya devam edebilirsiniz.Özellikler Sadece kart çevirmek yetmezdi; kullanıcıyı motive etmek gerekiyordu:SM-2 Algoritması: Kartları "tam unutulacakken" tekrar gösteriyor. Bu, çalışma süresini yarı yarıya azaltırken kalıcılığı 3 kata kadar artırıyor. Oyunlaştırma (Gamification): XP puanları, çalışma serileri (streak), rozetler ve liderlik tabloları ile tatlı bir rekabet ortamı yarattık. Akıllı Bildirim Sistemi: Sistem, kullanıcının unutmaya başladığı anı hesaplayıp "Hey, bu kartlara bakman lazım" diye dürtüyor. Ama spam yapmadan — 4 saatlik "yorgunluk koruması" var. Topluluk Özellikleri: Desteler herkese açık paylaşılabiliyor, oylanabiliyor, yorumlanabiliyor. "Doğrulanmış İçerik Üreticisi" sistemiyle kaliteli içerikler öne çıkarılıyor.KolaylıkImport/Export: Excel, JSON formatlarında kolayca veri aktarımı. Kimse verisini içeri sokarken veya dışarı alırken zorlanmasın. Tek Tıkla Paylaşım: Hazırlanan destelerin anında başkalarıyla paylaşılabilmesi, topluluk hissini çok güçlendirdi.6. Memotris'i geliştirirken karşılaştığınız zorluklar neler oldu? Memotris'in kodlarına Mayıs 2025'te başladım. O dönem Hakkari'de sınırda zorunlu görevdeydim, ardından Karaman'da Acil Servis'te çalıştım. Son dönemdir de Göğüs Cerrahisi asistanıyım. En büyük zorluğum teknik değildi açıkçası — zihinseldi. "Context Switching" yani bağlam değiştirme denen şey. Düşünün: Bir an serviste hastanın drenini kontrol ediyorsunuz, belki bir acil durum yönetiyorsunuz, fiziksel ve mental olarak tükeniyorsunuz. Sonra 15-20 dakika boşluk bulup bilgisayarı açtığınızda, o "doktor" modundan çıkıp "yazılımcı" moduna geçmek, nerede kaldığını hatırlamak, koda odaklanmak... İnanılmaz zor bir süreç. Bu dikkat dağınıklığını aşmak için kendi metodumu geliştirdim: Projeyi çok küçük parçalara bölüyorum ve her boşlukta sadece tek bir ufak göreve odaklanıyorum. Bir butonu düzelt, bir fonksiyon yaz, bir bug fix yap. Böylece yarım saat içinde bile somut bir ilerleme kaydedebiliyorum. Ayrıca AI destekli kod editörleri (Cursor gibi) bu süreçte hayat kurtarıcı oldu. Sanki yanımda deneyimli bir yazılımcı oturuyor ve "Nerede kalmıştık?" soruma anında cevap veriyor. 7. Memotris'i büyütmek için ne tür pazarlama stratejileri uyguladınız? Şu an için "Önce değer üret, büyüme arkadan gelir" mantığıyla ilerliyorum. SEO (Arama Motoru Optimizasyonu) TUS, ezber teknikleri, spaced repetition gibi konularda arama yapanların karşısına doğru içeriklerle çıkmaya çalışıyoruz. Blog yazıları, rehberler, teknik içerikler üretiyoruz. Kulaktan Kulağa (Word of Mouth) Şu ana kadarki en etkili yöntemimiz bu oldu. Bir asistanın diğerine "Bu uygulama ile çalışmak çok rahat" demesi, binlerce liralık reklamdan daha değerli. Şu anki 100+ kullanıcımızın büyük çoğunluğu bu samimi tavsiyelerle geldi. İçerik Pazarlaması Sosyal medyada (X, TikTok) TUS'a hazırlananlara yönelik içerikler üretmeyi planlıyoruz. Hedefimiz "TUS'a hazırlanan herkesin tanıdığı araç" olmak. 8. Yapay Zekânın Memotris'e ne gibi bir katkısı oldu? Yapay zeka benim gibi tek başına çalışan biri için gerçek bir süper güç. Geliştirme Aşamasında Cursor gibi AI destekli kod editörlerini yoğun şekilde kullanıyorum. Karmaşık bir algoritma yazarken, bir bug'ı çözerken veya yeni bir özellik eklerken sanki yanımda kıdemli bir yazılımcı oturuyor gibi hissediyorum. "Bu kodu nasıl optimize ederim?", "Bu hatanın kaynağı ne olabilir?" gibi sorulara anında kaliteli cevaplar alabiliyorum. Ürün Tarafında (Yakında) Kullanıcılarımıza yakında çok daha fazlasını sunacağız. Planlarımız arasında:AI ile Kart Üretimi: Kullanıcı uzun bir ders notunu veya PDF'i yükleyecek, yapay zeka saniyeler içinde bunu soru-cevap kartlarına dönüştürecek. Bu, kart hazırlama süresini 10 kat kısaltacak bir devrim. Görsel Gizleme (Image Occlusion): Özellikle anatomi ve patoloji için kritik. Bir görsel yükleyip üzerindeki etiketleri gizleyerek kendinizi test edebileceksiniz. Klinik Vaka Simülasyonu: "Hasta X semptomlarıyla geldi → Tanın ne? → Tedavin ne?" şeklinde dallanmalı senaryolar. TUS'un gerçek formatını simüle edecek.9. Memotris'in gelir kaynakları nelerdir? Şu an için Memotris'in temel özellikleri tamamen ücretsiz. Odak noktamız para kazanmak değil; ürünün gerçekten işe yaradığını kanıtlamak ve kullanıcı tabanını büyütmek. İlerleyen dönemde çok kanallı bir gelir modeli planlıyoruz: 1. Freemium Model (B2C) Temel özellikler hep ücretsiz kalacak. Ama sınırsız AI kullanımı, gelişmiş analizler, offline mod gibi premium özellikler için makul bir aylık/yıllık abonelik sistemi gelecek. 2. Kurumsal Lisanslama (B2B) Dershaneler ve üniversiteler için toplu lisans satışı. Kurumlar kendi öğrencilerinin ilerlemesini tek bir panelden takip edebilecek, özel içerikler oluşturabilecek. 3. İçerik Üretici Pazaryeri (Marketplace) "Doğrulanmış İçerik Üreticileri" — yani TUS'ta yüksek puan almış veya alanında uzman kişiler — kendi premium destelerini satabilecek. Memotris de bu satışlardan komisyon alacak. Bu model, hem kaliteli içerik üretimini teşvik ediyor hem de sürdürülebilir bir gelir kaynağı oluşturuyor. 10. Memotris kurarken sahip olduğunuz deneyimin yeterli olduğunu düşünüyor muydunuz? Kesinlikle hayır. Hatta çoğu zaman "Ben ne yapıyorum ya?" diye sorguladığım anlar oldu. Tıp fakültesinde bize kodlama öğretmiyorlar sonuçta. Ama zamanla şunu fark ettim: Girişimcilikte "yeterli bilgiye sahip olmak" diye bir şey yok, "yeterli meraka sahip olmak" var. Proje boyunca bilmediğim onlarca teknolojiyi — PWA, Service Workers, IndexedDB, veritabanı optimizasyonu, push notification sistemleri — ihtiyacım oldukça, deneye yanıla öğrendim. Bir şeyi bilmemek, onu yapmama engel değil; öğrenemeyeceğime inanmak engel. Kervan yolda düzüldü diyebilirim. Ve hâlâ düzülmeye devam ediyor. 11. Yeni başlayan girişimcilere tavsiye edebileceğiniz öğrenme kaynakları nelerdir? Pratik Yapın YouTube'da "baştan sona proje geliştirme" videoları izlemek, teorik bilgiden çok daha değerli. Bir e-ticaret sitesi, bir todo uygulaması, bir blog... Ne olursa olsun, bir şey yapın. Dokümantasyon Okuyun Kullandığınız teknolojinin resmi dokümanları en iyi rehberdir. Next.js docs, Convex docs, React docs... Bunları okumaktan kaçmayın. Yapay Zekâyı Akıllıca Kullanın ChatGPT, Claude, Cursor gibi AI araçlarını sadece kod yazdırmak için kullanmayın. "Bu neden böyle çalışıyor?", "Alternatif yaklaşımlar neler?" gibi sorular sorun. Onları bir öğretmen gibi kullanın. Küçük Başlayın, Hızlı Bırakın (veya Devam Edin) Büyük vizyonlar güzel ama ilk hafta "dünya çapında platform" kurmaya çalışmayın. En küçük çalışan versiyonu (MVP) yapın, kullanıcılara gösterin, geri bildirim alın. Ya doğru yolda olduğunuzu anlarsınız, ya da erken vazgeçip yeni bir şey denersiniz. 12. Memotris olarak gelecek hedefleriniz ve planlarınız nelerdir? Kısa Vade: TUS Pazarında "Vazgeçilmez" Olmak Öncelikli hedefimiz, TUS'a hazırlanan hekimler arasında "Bu olmadan çalışamıyorum" dedirten bir araç olmak. Bunun için AI özelliklerini (Text-to-Cards, Image Occlusion) ve TUS'a özel araçları (Klinik Vaka Simülasyonu) bir an önce yayına almayı hedefliyoruz. Orta Vade: Komşu Pazarlara Genişleme TUS'taki başarımızı "sosyal kanıt" olarak kullanarak — "Doktorlar bile bu sistemi kullanıyor!" — DUS, YDS, YKS, KPSS gibi ezberin ve düzenli tekrarın kritik olduğu tüm sınavlara açılmak istiyoruz. Uzun Vade: Türkiye'nin Öğrenme Platformu Sınavlara hazırlanan herkesin cebinde, onları anlayan ve onlara özel bir çalışma planı sunan akıllı bir asistan. Sadece bir flashcard uygulaması değil; akıllı bir öğrenme ekosistemi.Herhangi bir sorunuz, geri bildiriminiz veya bir sonraki röportajın kiminle olmasını istediğinizi belirtmek için lütfen Twitter'dan bizimle paylaşmaktan çekinmeyin: @fikrinhayati

Producter

Producter

Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Kimsiniz, ne yapıyorsunuz? Samet Özkale: Merhabalar, Producter’dan önce birçok startupa product ve product design alanlarında hizmet vererek çalıştım. İki farklı startup kurdum ve 15’ten fazla ürünün üretim aşamasından stratejilerinin belirlenmesine uçtan uca birçok kanadı deneyimleme şansı elde ettim. Şu anda ise global ürün yönetimi pazarında gördüğümüz boşluk ve değer önerimizin motivasyonuyla her gün Producter’ı bir sonraki aşamaya taşımak için çalışıyorum. Merve Cankız Çoruh: Merhabalar, girişimcilikle yolum ilk kez üniversitenin ilk senesinde kesişti. New York’da bir AR startup’ında staj yapma fırsatı yakaladım ve bir teknoloji girişimi kurma hayalim orada başladı. Mezun olduktan sonra da iki farklı startup’da Product ve Marketing takımlarında rol oynadım. Şu an ise Product-Led Growth’u temele yayarak Producter’ın globalde fark yaratması için hızla ilerliyoruz. Producter'dan ve nasıl ortaya çıktığından bahsedebilir misiniz? Bir SaaS startup fikri bulmak için Ikigai uyguladım ancak hayat siz planlar yaparken size kendi planlarını yaşatıyor olabiliyor. Ikigai'nin çıktısıyla o dönemde çalıştığımız startupta yaşadığımız sorun aynı dikeydeydi. Ve Producter'ı taslak haline getirdikten sonra bu sorunu birlikte yaşadığım şu anki ortağım o zamanki takım arkadaşım Merve'yi davet ettim. Producter'ın yaşadığımız soruna çözüm olacak olması onu daha da heyecanlandırdı. Merve'nin marketing kanadındaki tecrübesini arkasına alan bir ürün insanı oluşu, benim tasarım geçmişine sahip bir ürün insanı olmam, masada büyümeyi kafasına takmış sağlam bir kurucu takım ortaya çıkardı diyebiliriz. Producter kaç kişilik bir ekipten oluşmaktadır ve görev dağılımı nasıldır? Biz şu anda full-time ve part-time karışık olmak üzere 12 kişilik bir takımız. Tüm departmanların iç içe ve istedikleri ölçüde dahil olabilecekleri şeffaf bir yapıda Product, Growth ve Development olacak şekilde üç bacaklı bir ekip yapımız var. Producter ilk müşterisini nasıl elde etti? Sürekli yazılı, görsel veya farklı stratejiye sahip içerik üretiyoruz ve bu içerikleri product management dikeyindeki topluluklara dağıtıyoruz. Bu sayede hedeflenmiş bir pazara içerik ile gittiğimizden daha kaliteli leadler toplama şansı buluyoruz. Producter'ın geliştirilme sürecinde hangi araçları/kütüphaneleri kullandınız ve nasıl bir süreç izlediniz? Biz ön yüzde React, Redux ve Webpack kullanıyoruz. Arka tarafta ise Java, Springboot ve GraphQL var. Producter Google Cloud’da yatan ve App Engine’den beslenen bir tech stacke sahip diyebiliriz kısaca. Producter'ı geliştirirken ve tasarlarken karşılaştığınız zorluklar neler oldu ve bu zorlukları nasıl aştınız? Global sahnede başarı yakalamak tamamıyla takımın kimlerden oluştuğuna bağlı. Bu nedenle dengesiz bir ekonomide çok büyük olmayan bir kaynakla Producter’ın global olan vizyonuna ilk günden inanacak yoldaşlar arıyoruz. Bu bizim en çok zaman ayırdığımız ve birçok görüşme yaptığımız süreçteki en önemli zorluk. Ancak sizinle birlikte inanan insanları gördükçe ve birlikte geliştirdikçe tüm bu zorluklar yerini “iyi ki” lere bırakıyor. Producter'ı büyütmek için ne tür pazarlama stratejileri uyguladınız? Uyguladığınız pazarlama stratejilerinden ne tür sonuçlar elde ettiniz? Blog, Glossary veya Gated contentler üretiyoruz. Side bir listing projemiz Product Hunt’ta günün ürünü oldu. Her ay için bir pazarlama takvimi oluşturuyoruz ve hem bu topluluklarda hem de sosyal medyada bir alan inşa ediyoruz. Bunu düzenli ve sürdürülebilir kılmak içinse bir sürü şey denedik, yanıldık ancak siz ilerlemeye devam ettikçe süreçler sistemler de yerine oturuyor. Producter'ın gelir kaynakları nelerdir? Producter aylık kullanıcı başı fiyatlandırılarak gelir elde bir SaaS aracı. Yazılım ürünü geliştiren şirketlerin süreçleri uçtan uca yönetebilecekleri ve hepsi bir arada olan bir ürün yönetimi platformu olduğundan normalde bir startupın 4-5 farklı araca ücret ödemesi gerekirken Producter bunu tek gider kalemine ve fiyat avantajı sağlayacak şekilde sağlıyor. Ek olarak yakın zamanda Türk şirketlerine özel ilk kampanyamızı duyuruyor olacağız. Producter’ı kurarken sahip olduğunuz deneyim ve tecrübenin yeterli olduğunu düşünüyor muydunuz? Birçok startupla birlikte çalıştık. Bir önceki çalıştığımız şirkette ise beraberdik. Bunun getirdiği birçok avantaj oluyor. Bir çalışma mekanizması geliştirip onu sürdürülebilir kılabiliyorsunuz ya da daha kolay görev paylaşımı yapabiliyorsunuz. Birbirimizin güçlü veya eksik yanlarını biliyor olmak ve eksiklerimizi kapatmak adına paslaşmak çok keyifli. Yeni başlayan girişimcilere tavsiye edebileceğiniz öğrenme kaynakları nelerdir? Medium’da bolca zaman geçirsinler. Bir numaralı sosyal mecraları orası olsun. Birçok farklı dikeyden profesyonel çeşitli konularda içerik üretiyorlar. Onları takip etmek gelişim sürecini özellikle ilk yıllarda oldukça hızlandıracak. Producter olarak gelecek hedefleriniz ve planlarınız nelerdir? 2022 bizim için hedeflerin yılı. İlk hedefimiz yeni Producter’ları takımımıza kazandırmak. Development, Growth ve Marketing alanlarında yeni takım arkadaşları arıyoruz. İkinci hedef kullanıcı hacmimizi global ölçeğe daha da yaymak ve yıl sonunda en az 100 ödeyen müşterimizin olmasını amaçlıyoruz. Global ürün yönetimi pazarında Producter’ın bilinirliğini artıracak Eventler, Ambassadorlar, İçerikler ise takvimde yerini aldı. (Ayrıca TR için özel bir ürün yönetimi konferansı yapabiliriz.) Producter’ın global vizyon ve hedefi ise bugün satış denildiğinde akla gelen bir Salesforce var. Pazarlama dendiğinde akla gelen bir Hubspot var ya da tasarım dediğimizde Figma. Şu anda ürün yönetimi alanında akla gelen bir numara yok. Buradaki dinamikleri iyi biliyoruz ve ürün yönetimi pazarında ilk akla gelen olmak için çalışıyoruz.Herhangi bir sorunuz, geri bildiriminiz veya bir sonraki röportajın kiminle olmasını istediğinizi belirtmek için lütfen Twitter'dan bizimle paylaşmaktan çekinmeyin: @fikrinhayati

Kitapi

Kitapi

Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Kimsiniz, ne yapıyorsunuz? Öncelikle platformunuzda bize yer verdiğiniz için çok teşekkür ederim. İsmim {{< a_blank title="Hasan Civelek" url="https://twitter.com/hcivelek?ref=fikrinhayati" >}}. Rizeliyim. 2001 {{< a_blank title="Karadeniz Teknik Üniversitesi" url="https://www.ktu.edu.tr/?ref=fikrinhayati" >}} Elektrik-Elektronik Mühendisliği mezunuyum. 20 yıldır profesyonel olarak yazılım sektöründe {{< a_blank title="PHP" url="https://www.php.net/?ref=fikrinhayati" >}} üzerine çalışmaktayım. Yazılıma nasıl başladınız? Ortaokul son sınıftayken (1993) İstanbul'a gelmiştim. Burda dayımla tanıştım. Mağazasındaki bilgisayarları bana gösterdi. Ticari bir yazılım kullanıyordu. Yanında çalışan bir eleman aynı zamanda programcıymış. Onun bana verdiği {{< a_blank title="GW Basic" url="https://tr.wikipedia.org/wiki/GW-BASIC?ref=fikrinhayati" >}} kitabı ve {{< a_blank title="Q-Basic" url="https://tr.wikipedia.org/wiki/QuickBASIC?ref=fikrinhayati" >}} CD'si ile yazılım dünyasına girmiş oldum. Yazılım öğrenmek isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir? Tavsiye verecek konumda değilim ancak bir kaç tespitimi paylaşayım. Yazılım öğrenmenin yaşı olmadığını öğrendim. Kırk yaşında yazılıma başlayıp altı yıl içerisinde güzel bir konuma gelenler var. PHP'yi kitaplarından öğrendiğim Hakkı abi (Dr. Hakkı Öcal) bu kitapları 50'li yaşlarında yazmıştı. Kendi mesleğiniz yazılım öğrenmenize mâni değil. Doktor olup, polis olup, avukat olup yazılım öğrenen ve yazanlar var. Hakkı abi buna da güzel bir örnek. Kendisi yıllarca Türkiye'de yazı işleri müdürlüğüne kadar gazetecilik yapmıştı. Sonra ABD'de profesyonel olarak yazılımcı oldu, üniversitelerde ders verdi. Yazılım öğrenmek için kursa gitmek şart değil. Yirmi yıl önce internet bu kadar gelişmemişken, YouTube, {{< a_blank title="Laracasts" url="https://laracasts.com/?ref=fikrinhayati" >}}, {{< a_blank title="PHPUzem" url="https://phpuzem.com/?ref=fikrinhayati" >}} gibi platformlar yokken programcılığı kitaplardan öğrenebiliyorsak şimdi hayli hayli öğrenebiliriz. Kurs bana daha çok spor yapamayıp, spor kulübüne para verince spor yaparım diye düşünmek gibi geliyor. Ama bu ifadelerim kurslar tamamen kullanışsız, faydasız diye anlaşılmasın. Eğer yukarıda saydığım kaynaklarda ilgilendiğiniz programlama diline dair aradığınızı bulamıyorsanız ve bunun bir kursu varsa o zaman deneyebilirsiniz. Ben de böyle yaptım. 2010'da iOS programlamaya girmek istedim. Yıllardır web çalışan biri olarak zorlandım. Daha doğrusu işin ABC'sini bilememek beni zorladı. Sıfır tecrübeyle kopyala yapıştır yaparak ilk uygulamamı (TGRT-FM) yayına aldım. O zamanlar iOS için yeterli Türkçe kaynak yoktu. Yabancı kaynaklardan da yeterince faydalanamıyordum. Çareyi kursa gitmekle buldum. İşin temellerini öğrendiğimde gerisi çorap söküğü gibi geldi. On yıl sonra şimdi Javascript dünyasına giriş yaptığımda kursa ihtiyaç duymadım. Çünkü artık yüzlerce yerli yabancı kaynak var. Kitapi ilk girişiminiz mi? Varsa önceki girişimlerinizden bahsedebilir misiniz? Kitapi'den önce de bazı denemelerimiz oldu. 2008 idi sanırım. Pixi diye bir yazılım hazırlamıştık. Bununla kendi web sitenizi kod yazmadan oluşturabiliyor, içerisindeki üç-dört temadan birini seçip sitenizi özelleştirebiliyordunuz. {{< a_blank title="Wordpress" url="https://wordpress.com/tr/?ref=fikrinhayati" >}} gibi ama çok daha amatördü ayrıca kod indirilmiyor, kendi sunucumuzda çalışıyordu. "Kobilere web sitesi zorunluluğu geldi" haberleri üzerine Pixi'yi bölümlere ayırdık. PixiKobi, PixiHobs (Her Okula Bir Site) gibi alt projeler çıkardık. Bunlardan bilhassa okul siteleri iyi gidiyordu. Çok cüzi, komik denebilecek bir ücret alıyorduk. Okulların zaten maddi imkanları yoktu. Neyse ki okul domainleri -k12.tr- 5 TL gibi ucuz bir fiyata satılıyordu. O yüzden müdürleri ikna etmem kolay oluyordu. Bir süre sonra MEB okullara 5 MB ücretsiz hosting alanı ve meb.k12.tr altında ücretsiz {{< a_blank title="subdomain" url="https://tr.wikipedia.org/wiki/Alt_alan_ad%C4%B1?ref=fikrinhayati" >}} vermeye başlayınca müdürler oraya gitti. :) Pixi de hayal oldu. Kitapi'den ve nasıl ortaya çıktığından bahsedebilir misiniz? Kitapi 2015'de ihtiyaçtan ortaya çıktı. Kitapi projesindeki ortağım ve kuzenim {{< a_blank title="Sefa Avcılar" url="https://twitter.com/sefavcilar?ref=fikrinhayati" >}} -kendisi öğretmendir- okulundaki kütüphaneyi ayağa kaldırmak istiyordu. Bunun için bir yazılım yapabilir miyiz diye sormuştu. Daha önceki görev yerlerinde de ufak tefek yazılım ihtiyacı olduğunda ben de yardım etmeye çalışmıştım. Bu kez acele etmemesini söyledim, belki daha büyük bir şey yazarız, sadece onun okulunu değil başka okulların da, hatta halk kütüphanelerinin de ihtiyacını görürüz diye düşündük. Çünkü kısa bir süre önce Gönen'deyken ilçe kütüphanesinde bir kitap sormuştum ve görevli kadın, önünde bilgisayar olduğu halde raflardan kendim bakmam gerektiğini söylemişti. Kitaplar bilgisayara kayıtlı değildi. Muhtemelen pahalı olduğu için herhangi bir yazılım kullanmıyorlardı. İşte bu iki olay üst üste gelince belki bu ihtiyaçları temel ölçüde giderecek ve herkesin erişebilmesi için ücretsiz olacak bir yazılım hazırlarız diye düşündük. Böyle ortaya çıktı. Ticari bir proje değildi yani.Kitapi Kurucuları: Sefa Avcılar, Hasan CivelekKitapi kaç kişilik bir ekipten oluşmaktadır ve görev dağılımı nasıldır? Kitapi iki kişilik bir ekipten oluşuyor. Ben yazılım tarafına bakıyorum, Sefa Bey de destek ve iş geliştirme tarafına bakıyor diye özetleyebiliriz. Kitapi ticari bir girişim olmadığından gönüllü olarak bu işi yapıyorduk. Zaman zaman başka arkadaşlarımızdan da destek aldık. Örneğin Android uygulaması nasıl yazılır bilmediğimiz için bu işi aynı işyerinde çalıştığımız arkadaşlarımızdan rica etmiştik ve sağolsunlar ücret talep etmeden hem telefon hem de tablet uygulamalarını hazırlamışlardı. Bu uygulamaları zamanla güncelleyemediğimiz için her iki platformdan da kaldırıldılar maalesef. İnşallah tekrar oluşturacağız.Gönüllü Android geliştiricimiz Murat KorkmazoğluKitapi ilk müşterisini nasıl elde etti? Bundan önce şunu ifade edeyim. Biz Kitapi'yi 2015'te gönüllü, ücretsiz bir proje olarak başlattık. Kısa bir sürede bilhassa okullardan teveccüh olunca zamanla kaynaklarımız yetmemeye başladı. Herhangi bir yerden ödeme de almıyorduk. Zaten istesek de resmi olarak alamazdık. Çünkü bir şirket değildik. Ama hedefimiz şirket kurmaktı. Dolayısı ile sadece sponsor arayışında bulunduk ilk yıllarda. Sağolsun kütüphanecilikle ilgili bazı firmalar bize küçük çapta sponsor oldular. Biz de onların ücretsiz yazılım çözümü olduk :) Profesyonel rakiplerimiz yıllık 10.000 TL gibi fiyatlar isterken biz hiç para talep etmiyorduk. Bu da pek çok müşterinin işine geliyordu. Biz nihayet 2020'de kendi şirketimizi kurabildik. Daha doğrusu bir teknoloji şirketi kurduk ve Kitapi bu şirketin ürünlerinden biri oldu. Kitapi'nin mağazasından alışveriş yapan ilk müşterimiz Hatay'dan Metin beydi. Kitapi sticker'i almıştı.Kitapi'nin İlk SiparişiKitapi'nin geliştirilme sürecinde hangi araçları veya kütüphaneleri kullandınız ve nasıl bir süreç izlediniz? Kitapi'yi {{< a_blank title="Laravel PHP Framework" url="https://laravel.com/?ref=fikrinhayati" >}} ile kodladık. 2020'de kurduğumuz kendi şirketimiz olmakla beraber aslında on beş yılı aşkın bir süredir zaten bir teknoloji firmasında yazılım geliştirici ve direktör olarak çalışıyorum. Bu firmada uzun yıllardır {{< a_blank title="Zend PHP Framework" url="https://www.zend.com/?ref=fikrinhayati" >}} kullanıyorduk. Şirkette dahil olduğum ekip Ar-Ge ekibi olduğu için yeni bir şey denemek genelde bizim ekibe nasip oluyordu. Kısa bir süre beraber çalıştığımız Türkiye'de PHP kullanıcılarının yakından tanıdığı {{< a_blank title="Emir Karşıyakalı" url="https://twitter.com/EmirKarsiyakali?ref=fikrinhayati" >}} bize sık sık Laravel'i övüyordu :) Övdüğü kadar da varmış. İncelediğimde çok beğendim ve bir projede kullanmak istedim. Çalıştığım şirket kendi projelerimizi de geliştirmemize imkan veren, bunun çalışanların ve şirket know-how'unun gelişmesinde önemli rol aldığına inanan bir felseye sahip olduğu için Laravel'i Kitapi projesinde kullandım. Böylece kendimize bir proje çıkartırken çalıştığımız şirkete de yeni bir framework yeteneği katmış olduk. Geçen altı sene içerisinde çalıştığımız şirketteki yeni projelerin hemen hepsi Laravel ile yazıldı. Tabi Laravel'i yeni öğrendiğimiz için Kitapi'de çok acemilik yaptığımız yerler oldu. O nedenle yeni sürümünü bir süredir yazmaya gayret ediyoruz. Yeni sürümde {{< a_blank title="Laravel 8" url="https://laravel.com/docs/8.x/releases?ref=fikrinhayati" >}} + {{< a_blank title="VueJS3" url="https://vuejs.org/?ref=fikrinhayati" >}} frameworklerini kullanıyoruz. Backend ve Frontend yapılarını birbirinden ayırdık.Yeni sürümde çoklu dil desteği sunuyoruz. Backend API tabanlı geliştirildiği için mobil uygulamalarımızı hazırlarken bize büyük kolaylık sağlayacağını düşünüyoruz.Kitapi kodlarken: Aslında bir video röportaj sırasında kodluyormuş gibi yaparken.Kitapi'yi geliştirirken ve tasarlarken karşılaştığınız zorluklar neler oldu ve bu zorlukları nasıl aştınız? İlk sürümde fazla bir problemle karşılaşmadık. Hem yeni bir framework öğrenmenin verdiği heves, hem de o zaman diğer işlerimizin çok yoğun olmaması hızlıca geliştirip yayına çıkmamızı sağladı. Kütüphanecilik pek bilmediğimiz bir alan olduğu için profesyonel kütüphaneci tanıdıklarımızdan bilgi aldık. {{< a_blank title="Dewey" url="https://tr.wikipedia.org/wiki/Dewey_Onlu_S%C4%B1n%C4%B1flama_Sistemi?ref=fikrinhayati" >}} kategori sistemini öğrendik. Bunu projemize uyguladık. Fakat "Kitapi profesyonel bir kütüphane yazılımıdır" diye bir iddiamız hiç olmadı. Çünkü profesyonel kütüphane yazılımları sadece kütüphanecilere yönelik hazırlanıyordu. Biz herkesin kullanabileceği ve çok temel fonksiyonları yerine getirebilecek bir yazılım hazırlamak istedik. Kitaplar kaydedilsin, üyeler kaydedilsin, kim hangi kitabı almış, bu takip edilebilsin. Asıl üç temel fonksiyon bunlar idi bizim için. Tabi bunun dışında pek çok özellik daha ekledik. Bazı ufak tefek özellikler kullanıcıların talepleri doğrultusunda geldi. Mesela okullarda teslim edilmeyen kitaplar büyük sorun oluyordu. Bunların kimlerin elinde olduğu, bu öğrencilerin hangi sınıflarda olduğu gibi bir liste gerekiyordu. Biz normalde üye bilgisi tutuyorduk ama bunun yanısıra sınıf ve numara bilgisi de tutmaya başladık. Sınıfları her sene bir artırabilecek bir buton koyduk, vs. Tabi bu fonksiyonlar okul dışındaki üyeler için anlamsız oluyordu ama Kitapi'yi kullanan kitlenin büyük bir çoğunluğu okullar olduğu için bunları Kitapi'ye katmak bizim için değerliydi. Karşılaştığımız bir diğer zorluk da bazı öğretmenlerin her sene, eski verileri silmek istemesi. Bunlar bizim için önemli verilerdi. Bu veriler Milli Eğitim Bakanlığında bile yok :) Biz Korona öncesi son iki yılda Kitapi Karnesi diye bir rapor verdik her üyeye. O raporda öğrenci olan üyeler kendi kitap okuma istatistiklerini görebildiği gibi, şubesinde, sınıfında, okulunda, ilçesinde ve ilinde ortalamanın neresinde olduğunu da görebiliyordu. Öğretmenler bu karneleri çıktı alıp öğrencilerine verebiliyordu. O nedenle bu bilgilerin kaybolmaması için öğretmenlere -daha doğrusu kütüphane sorumlularına- eski verileri silmemeleri gerektiğini anlatmaya çalışıyorduk.2016 Eğitim Teknolojileri Zirvesi, AnkaraKitapi'yi büyütmek için ne tür pazarlama stratejileri uyguladınız? Uyguladığınız pazarlama stratejilerinden ne tür sonuçlar elde ettiniz? Aslında bu konuda pek bir çaba harcamadık. Çünkü şirket değildik, bir sermayemiz, bütçemiz yoktu. Kulaktan kulağa, öğretmenden öğretmene duyularak Kitapi kitlesi büyüdü. Buna ek olarak kendi kişisel bloglarımızda reklamlarımızı yaptık. İlk başlarda Facebook'a da reklam verdiğimizi hatırlıyorum. Bunun dışında bir çabamız olmadı. Çünkü çok büyük bir kitleyi Kitapi'yi kullandırmaya kalktığımızda sunucu kaynakları yeterli gelmiyor bizim cebimizden çıkan maaliyet artıyordu. Ayrıca zaman zaman çeşitli davetler geliyordu. Buralarda Kitapi'yi tanıtarak kitlemizi büyütmeye çalışıyorduk. Örneğin 2016'da Ankarada Eğitim Teknolojileri Zirvesi'ne katıldık. Yine 2016'da Bilişim Yıldızları'nın düzenlediği yarışmada Girişimci / Sosyal Sorumluluk kategorisinde 1’inci olup ödül aldık. Daha sonra Marmara Üniversitesi'nde düzenlenen kütüphanecilikle ilgili bir etkinlikte yine Kitapi'yi tanıtma fırsatı bulduk.Bilişim Yıldızları 2016Kitapi'nin masrafları nelerdir? Hâlihazırda yayında olan Kitapi'nin sunucu masrafı dışında düzenli bir masrafı yok. Korona nedeniyle okullar ve okul kütüphaneleri de eski randımanıyla faaliyet göstermedikleri için iki yıldır Kitapi'de fazla bir hareketlilik de yoktu. Bu sene okullar açıldığı için eski hareketli günlerimize -en azından %50'sine- döndük. Marka tescili, yıllık domain kaydı vs gibi çok tutmayan ya da bir seferlik masraflar da var elbet. Domain deyip geçmeyelim; henüz altından kalkamadığımız, ilerde olabilecek bir masraf daha var: kitapi.com. Bu domain biz projeye başladığımızda başkası tarafından kullanılıyordu. İçinde bir şey yoktu ama biri satın almıştı. Şimdi bir iki yıldır satışta ve 4.300 $ gibi bir fiyatı var. Bunu alacak durumda olduğumuzda almayı düşünebiliriz. Mevcut masrafları kendi şirketimiz diğer projelerden elde ettiği gelirlerle karşılıyor. Kitapi'den elde ettiğimiz gelirler de yardımcı oluyor. Ekibi anlatırken iş tanımlarını yapmıştık. Burada ne Sefa Bey, ne de biz herhangi bir ödeme, kendi kurduğumuz şirketten maaş vs almıyoruz. Sefa Bey zaten resmi olarak bizle çalışamıyor memuriyetinden dolayı. O hala %100 gönüllü olarak destek oluyor. Biz de günlük mesaimizin dışında haftanın hemen her günü en az iki-üç saat de olsa projenin yeni sürümünü kodluyoruz. Kurduğumuz şirket de fedakârlık yapıyor. Vergilerini ödüyor, diğer işlerinden gelen kaynaklarla Kitapi'yi finanse ediyor. Kitapi'nin gelir kaynakları nelerdir? Kitapi'de bir online mağazamız var. Buradan üyeler kitaplara yapıştırmak üzere etiket kağıdı sipariş verebiliyor ya da Kitapi'deki reklamları bir aylığına, üç aylığına ya da bir yıllığına kaldırmak için ücret ödeyebiliyorlar. Son iki-üç yıldır hiç olmadı ama sponsorluk karşılığı da kaynak elde edebiliyoruz zaman zaman. Kitapi'deki mevcut reklam alanlarından ise çok cüzi bir gelir geliyor. Kitapi aracılığı ile gelecekte hayata geçireceğiniz fikirleriniz için neler öğrendiniz? Edindiğiniz tecrübeler neler oldu? İki önemli tecrübe var.Hiçbir hizmeti tamamen ücretsiz vermemek lazım :) Bunu sadece kaybettiğimiz maddi imkân potansiyeli olarak söylemiyorum, bazı insanlar ücretsiz olan bir şeyin kıymetini bilemiyorlar maalesef. Genelde Kitapi için hep teşekkür aldık ama bulup da bunayanlar da arada çıkabiliyor. Öte yandan bir hizmeti sürdürülebilir hale getirmek istiyorsak az da olsa bir ücret talep etmeliydik. Bu konuda çok ikaz aldık. Yine de bir şekilde ödeme almanın yolunu açtık mağaza ile.İlk günden globale oynamak lazım. Yani en azından çoklu dil desteği sunup girişimi yurt dışına açmak lazım. Yurt dışında projeleri desteklemek için can atan kitleler var. Ülkemizde de bu kültür gelişiyor. Biz şimdi global sürümü yazmak için uzun bir süredir uğraşıyoruz. Daha bir de kitleye ulaşmak için ter dökeceğiz.Şu an ki deneyim ve birikiminiz ile Kitapi'yi kurduğunuz ilk güne dönseydiniz neleri daha iyi yapardınız ve neleri yapmazdınız? İlk güne dönebilseydik, tabi ki birinci olarak Kitapi'yi az da olsa bir ücretle sunardık. İkincisi, Kitapi iki ayak üzerinde ilerleyecekti aslında. Son kullanıcı (yani üyeler) ve kütüphane sorumluları. Biz sadece kütüphane sorumluları perspektifinden süreci götürebildik. Üyeler Kitapi'ye girince bir sosyal platforma girmiş gibi olacaklardı. Diğer üyeleri takip edip, onların okuduğu kitaplara yorum yazabileceklerdi. Kendi mesajlarını paylaşabileceklerdi. Bu hamlemizi aslında yaptık. Fakat Türk mevzuatına takıldık. Kitapi'de şimdiki Twitter -ya da eskilerin FriendFeed'i- gibi bir bölüm vardı. Bu bölümü iptal etmek zorunda kaldık. Çünkü okulda sosyal medya kullanımı problem oluşturuyordu. Birazda bundan, üyelerin olduğu kısmın üstüne gidemedik. Bunu nasıl düzeltebilirdik?; "okul" kavramını çok ortaya atmasaydık belki olabilirdi. Bir kütüphane yazılımından çok bir sosyal platform olarak çıksaydık gerisi kullanıcıların insiyatifine kalmış olacaktı. Bunu yapamadık ama blog özelliği sunduk. Bunu mesela daha da geliştirebilirdik, insanlara bloglarını farklı temalarla zenginleştirebilmesini sağlayabilirdik. Bu yönlerimizi çok zayıf bıraktık.Kitapi KarnesiKitapi Karnesi İstatistiğiKitapi'yi kurarken sahip olduğunuz deneyim ve tecrübenin yeterli olduğunu düşünüyor muydunuz? Yazılım anlamında evet, yeterliydi. Ancak ilk günden "ticari bir girişim" olabilecek projeyi biz yıllarca bu potansiyelden mahrum olarak ilerlettik. Bu konuda tecrübemiz yeterli olmaktan öte hiç yoktu.Sefa Öğretmen kütüphanesini Kitapi'ye kaydediyor.Kişilik özelliklerinizin Kitapi'yi hayata geçirmeye olan etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Ortağım Sefa Bey, aktif bir öğretmendir. Daha evvel Van'ın bir köyünde ilk vazifesini yaparken de rahat durmaz, orada yapabileceği ne varsa yapardı. Yolu teknolojiyle kesiştiğinde de ben yardımcı olurdum. Onu tetikleyen unsur aktif bir öğretmen olmasıydı. Beni tetikleyen şey de okullarımızın ve kütüphanelerimizin bilgisayar ve internet alt yapısına sahipken bunları etkin kullanamaması oldu. Bizim okullarımız profesyonel sayılabilecek bir hizmete sırf pahalı diye ulaşamıyordu. Biz bunu yapıp sunabilecek potansiyele sahiptik ve neden olmasın deyip yaptık. Yani aracımızla uzak bir yere gidiyorduk, neden aynı yere giden başka birini de ücretsiz olarak götürmeyelim gibi bir hissiyat. Yeni başlayan girişimcilere tavsiye edebileceğiniz öğrenme kaynakları nelerdir? Biz henüz ticari açıdan başarılı bir girişimci değiliz. Ama yine de edindiğimiz tecrübelerden bir kaçını söylemek istiyorum. Birincisi girişimci arkadaşlarımız "sermaye" kavramını iyice öğrenmeliler. Az olsun çok olsun farketmez. Resmi bir şirket olsun olmasın farketmez. Ortaya 1.000 TL de olsa bir sermaye koyup işlerini bununla yürütmeye ve bir dönemin sonunda bu sermayenin yerinde durup durmadığına bakarak ilerleyişlerini takip etmeye çalışsınlar. Sermayeleri olur da bitmeye yüz tutunca vazgeçmeyip üzerine ekleyip yola bir süre daha devam etsinler. Bir kaç arkadaş beraber girişiyorlarsa hepsi bu sermayeye ortak olup bütün masraflar burdan harcansınlar. İkinci tavsiyemiz; eğer yazılım üzerine bir girişim yapıyorlarsa sadece ana fonksiyonlara odaklanıp bir an önce yayına almaya baksınlar. Biz Kitapi'de bunu yaptık ve memnunuz. Fakat bir şekilde içinde olduğumuz başka başka girişimlerde sırf bütün modüller mükemmel olsun, en ufak ayrıntı t=0 anında bile devrede olsun gibi zorlayıcı unsurlarla boğuşmaktan, detaycılıktan o projelerin hayata geçemediğine de üzülerek şahit olduk. Bundan çok daha fazla tecrübeyi yaşamışlardan bizzat öğrenebilirsiniz. Mesela Fırat Demirel'in Geleceği Görenler kitabı çok güzel örnekler içeriyor. Tavsiye ederim. Son olarak bu yazıyı okuyanlara vereceğiniz beş tavsiyeniz neler olurdu? Biz tavsiye verecek kıymette kişiler değiliz. Her soruya cevap vermek lazım olduğundan yukarıdaki cevapları vermiş bulunduk :) Hülasa gayret etmeliyiz, çok çalışmalıyız ama gerisi nasip işi. Olmayınca çok üzülmemeliyiz. Bize bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederiz. Sayenizde kendimiz için de geleceğe bir mesaj bırakmış olduk. Sevgiler.Herhangi bir sorunuz, geri bildiriminiz veya bir sonraki röportajın kiminle olmasını istediğinizi belirtmek için lütfen Twitter'dan bizimle paylaşmaktan çekinmeyin: @fikrinhayati