Showing Posts From

Fikrin hayatı

Memotris

Memotris

1. Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Kimsiniz, ne yapıyorsunuz? Merhabalar, ben Burak Can. Şu anda Göğüs Cerrahisi asistanı olarak görev yapıyorum. Günlerimin büyük kısmı hastane koridorlarında, serviste hasta takibiyle, pansumanlarla ve tüp-dren takipleriyle geçiyor. Henüz asistanlığımın başlarındayım; yani "çömez" diyebileceğimiz o yoğun öğrenme sürecindeyim. Ama işin ilginç tarafı şu: Önlüğümü çıkardığım an, bilgisayar başına geçip kod yazan tutkulu bir yazılım geliştiriciye dönüşüyorum. Tıp ve yazılım... Birbirine çok uzak görünebilirler ama aslında ikisi de temelde aynı şeyi yapıyor: problem çözme. Ben de bu iki dünyayı birleştirmeye, tıbbi eğitim sorunlarına teknolojik çözümler üretmeye çalışıyorum. 2. Memotris'ten ve nasıl ortaya çıktığından bahsedebilir misiniz? Memotris, öğrenmeyi daha kalıcı ve verimli hale getirmek için geliştirdiğim, "Aralıklı Tekrar" (Spaced Repetition) yöntemini temel alan akıllı bir çalışma platformu. Ama aslında hikaye bundan çok daha kişisel bir yerden başlıyor. TUS'a hazırlanırken fark ettim ki asıl sorun öğrenmek değil. Asıl sorun, o öğrendiğin devasa bilgi yığınını aylarca hafızanda taze tutabilmek. Sayısız ders notu, binlerce konu... Hepsini bir kez öğreniyorsun ama sınav gününe kadar hatırlamak başka bir mesele. Piyasada Anki gibi global devler vardı tabii. Ama o uygulamayı her açtığımda içimden bir ses "Bu mu yani?" diyordu. Arayüzü 90'lardan kalma gibiydi, kullanımı karmaşıktı ve en önemlisi bizim sınav kültürümüze, çalışma dinamiklerimize hiç hitap etmiyordu. Bir gece nöbetten sonra düşündüm: "Neden hem bilimsel metodu kullanan, hem de modern ve bizim ihtiyaçlarımızı anlayan bir platform yok?" İşte Memotris'in ilk satırları o gece yazıldı. 3. Memotris kaç kişilik bir ekipten oluşuyor ve görev dağılımı nasıl? Açıkçası Memotris şu an "tek kişilik bir ordu" tarafından yürütülüyor. Fikir aşamasından tasarıma, veritabanı mimarisinden arayüz kodlamasına, SEO çalışmalarından kullanıcı desteğine kadar her şeyi "Solo Founder" olarak ben yönetiyorum. Bu durum bazen yorucu oluyor, yalan yok. Ama bir avantajı da var: Hedef kitlem bizzat benim. Bir doktor olarak, neyin gerçekten işe yarayıp neyin gereksiz olduğuna çok hızlı karar verebiliyorum. Kullanıcıların yaşadığı hayal kırıklıklarını birebir yaşadım çünkü. 4. Memotris ilk kullanıcısını nasıl elde etti? Henüz yolun başındayız, bu yüzden "müşteri" demek yerine "kullanıcı" demeyi tercih ediyorum — çünkü platform şu an temel özellikleriyle tamamen ücretsiz. İlk kullanıcılarım, nöbet aralarında projeyi gösterdiğim yakın doktor arkadaşlarım ve çalışma grubum oldu. Onların geri bildirimleriyle ürünü şekillendirdim: "Şu buton daha büyük olsun", "Burası kafamı karıştırıyor", "Bu özellik harika ama şöyle olsa daha iyi"... Her biri altın değerinde bilgiydi. Daha sonra profesyonel bir SEO optimizasyonu aldık ve internette görünürlüğümüz arttı. Şu an hiçbir reklam harcaması yapmadan, tamamen organik olarak ve kulaktan kulağa yayılarak 100'den fazla aktif kullanıcıya ulaştık. İnsanların fayda gördüğü bir şeyi birbirine tavsiye etmesi, bizim için en değerli büyüme motoru. 5. Memotris'in geliştirilme sürecinde hangi araçları/teknolojileri kullandınız? Modern ve kullanıcı dostu bir deneyim sunmak en başından önceliğimdi. Bunu başarmak için güncel ve güçlü bir teknoloji yığını tercih ettim: Teknik AltyapıFrontend: Next.js 15 ve React 19 kullanıyorum. Bu, hem hızlı bir kullanıcı deneyimi hem de SEO dostu bir yapı sağlıyor. Backend: Convex — sunucu yönetimini sıfıra indiren, real-time senkronizasyon sunan harika bir platform. Veritabanı, API ve cron job'lar hep bir arada. Kimlik Doğrulama: Clerk ile güvenli ve rol tabanlı erişim kontrolü (RBAC). PWA (Progressive Web App): Uygulama mağazasına gerek kalmadan, tarayıcıdan yüklenebilen, offline çalışabilen bir deneyim. Hastanede internet kesilse bile çalışmaya devam edebilirsiniz.Özellikler Sadece kart çevirmek yetmezdi; kullanıcıyı motive etmek gerekiyordu:SM-2 Algoritması: Kartları "tam unutulacakken" tekrar gösteriyor. Bu, çalışma süresini yarı yarıya azaltırken kalıcılığı 3 kata kadar artırıyor. Oyunlaştırma (Gamification): XP puanları, çalışma serileri (streak), rozetler ve liderlik tabloları ile tatlı bir rekabet ortamı yarattık. Akıllı Bildirim Sistemi: Sistem, kullanıcının unutmaya başladığı anı hesaplayıp "Hey, bu kartlara bakman lazım" diye dürtüyor. Ama spam yapmadan — 4 saatlik "yorgunluk koruması" var. Topluluk Özellikleri: Desteler herkese açık paylaşılabiliyor, oylanabiliyor, yorumlanabiliyor. "Doğrulanmış İçerik Üreticisi" sistemiyle kaliteli içerikler öne çıkarılıyor.KolaylıkImport/Export: Excel, JSON formatlarında kolayca veri aktarımı. Kimse verisini içeri sokarken veya dışarı alırken zorlanmasın. Tek Tıkla Paylaşım: Hazırlanan destelerin anında başkalarıyla paylaşılabilmesi, topluluk hissini çok güçlendirdi.6. Memotris'i geliştirirken karşılaştığınız zorluklar neler oldu? Memotris'in kodlarına Mayıs 2025'te başladım. O dönem Hakkari'de sınırda zorunlu görevdeydim, ardından Karaman'da Acil Servis'te çalıştım. Son dönemdir de Göğüs Cerrahisi asistanıyım. En büyük zorluğum teknik değildi açıkçası — zihinseldi. "Context Switching" yani bağlam değiştirme denen şey. Düşünün: Bir an serviste hastanın drenini kontrol ediyorsunuz, belki bir acil durum yönetiyorsunuz, fiziksel ve mental olarak tükeniyorsunuz. Sonra 15-20 dakika boşluk bulup bilgisayarı açtığınızda, o "doktor" modundan çıkıp "yazılımcı" moduna geçmek, nerede kaldığını hatırlamak, koda odaklanmak... İnanılmaz zor bir süreç. Bu dikkat dağınıklığını aşmak için kendi metodumu geliştirdim: Projeyi çok küçük parçalara bölüyorum ve her boşlukta sadece tek bir ufak göreve odaklanıyorum. Bir butonu düzelt, bir fonksiyon yaz, bir bug fix yap. Böylece yarım saat içinde bile somut bir ilerleme kaydedebiliyorum. Ayrıca AI destekli kod editörleri (Cursor gibi) bu süreçte hayat kurtarıcı oldu. Sanki yanımda deneyimli bir yazılımcı oturuyor ve "Nerede kalmıştık?" soruma anında cevap veriyor. 7. Memotris'i büyütmek için ne tür pazarlama stratejileri uyguladınız? Şu an için "Önce değer üret, büyüme arkadan gelir" mantığıyla ilerliyorum. SEO (Arama Motoru Optimizasyonu) TUS, ezber teknikleri, spaced repetition gibi konularda arama yapanların karşısına doğru içeriklerle çıkmaya çalışıyoruz. Blog yazıları, rehberler, teknik içerikler üretiyoruz. Kulaktan Kulağa (Word of Mouth) Şu ana kadarki en etkili yöntemimiz bu oldu. Bir asistanın diğerine "Bu uygulama ile çalışmak çok rahat" demesi, binlerce liralık reklamdan daha değerli. Şu anki 100+ kullanıcımızın büyük çoğunluğu bu samimi tavsiyelerle geldi. İçerik Pazarlaması Sosyal medyada (X, TikTok) TUS'a hazırlananlara yönelik içerikler üretmeyi planlıyoruz. Hedefimiz "TUS'a hazırlanan herkesin tanıdığı araç" olmak. 8. Yapay Zekânın Memotris'e ne gibi bir katkısı oldu? Yapay zeka benim gibi tek başına çalışan biri için gerçek bir süper güç. Geliştirme Aşamasında Cursor gibi AI destekli kod editörlerini yoğun şekilde kullanıyorum. Karmaşık bir algoritma yazarken, bir bug'ı çözerken veya yeni bir özellik eklerken sanki yanımda kıdemli bir yazılımcı oturuyor gibi hissediyorum. "Bu kodu nasıl optimize ederim?", "Bu hatanın kaynağı ne olabilir?" gibi sorulara anında kaliteli cevaplar alabiliyorum. Ürün Tarafında (Yakında) Kullanıcılarımıza yakında çok daha fazlasını sunacağız. Planlarımız arasında:AI ile Kart Üretimi: Kullanıcı uzun bir ders notunu veya PDF'i yükleyecek, yapay zeka saniyeler içinde bunu soru-cevap kartlarına dönüştürecek. Bu, kart hazırlama süresini 10 kat kısaltacak bir devrim. Görsel Gizleme (Image Occlusion): Özellikle anatomi ve patoloji için kritik. Bir görsel yükleyip üzerindeki etiketleri gizleyerek kendinizi test edebileceksiniz. Klinik Vaka Simülasyonu: "Hasta X semptomlarıyla geldi → Tanın ne? → Tedavin ne?" şeklinde dallanmalı senaryolar. TUS'un gerçek formatını simüle edecek.9. Memotris'in gelir kaynakları nelerdir? Şu an için Memotris'in temel özellikleri tamamen ücretsiz. Odak noktamız para kazanmak değil; ürünün gerçekten işe yaradığını kanıtlamak ve kullanıcı tabanını büyütmek. İlerleyen dönemde çok kanallı bir gelir modeli planlıyoruz: 1. Freemium Model (B2C) Temel özellikler hep ücretsiz kalacak. Ama sınırsız AI kullanımı, gelişmiş analizler, offline mod gibi premium özellikler için makul bir aylık/yıllık abonelik sistemi gelecek. 2. Kurumsal Lisanslama (B2B) Dershaneler ve üniversiteler için toplu lisans satışı. Kurumlar kendi öğrencilerinin ilerlemesini tek bir panelden takip edebilecek, özel içerikler oluşturabilecek. 3. İçerik Üretici Pazaryeri (Marketplace) "Doğrulanmış İçerik Üreticileri" — yani TUS'ta yüksek puan almış veya alanında uzman kişiler — kendi premium destelerini satabilecek. Memotris de bu satışlardan komisyon alacak. Bu model, hem kaliteli içerik üretimini teşvik ediyor hem de sürdürülebilir bir gelir kaynağı oluşturuyor. 10. Memotris kurarken sahip olduğunuz deneyimin yeterli olduğunu düşünüyor muydunuz? Kesinlikle hayır. Hatta çoğu zaman "Ben ne yapıyorum ya?" diye sorguladığım anlar oldu. Tıp fakültesinde bize kodlama öğretmiyorlar sonuçta. Ama zamanla şunu fark ettim: Girişimcilikte "yeterli bilgiye sahip olmak" diye bir şey yok, "yeterli meraka sahip olmak" var. Proje boyunca bilmediğim onlarca teknolojiyi — PWA, Service Workers, IndexedDB, veritabanı optimizasyonu, push notification sistemleri — ihtiyacım oldukça, deneye yanıla öğrendim. Bir şeyi bilmemek, onu yapmama engel değil; öğrenemeyeceğime inanmak engel. Kervan yolda düzüldü diyebilirim. Ve hâlâ düzülmeye devam ediyor. 11. Yeni başlayan girişimcilere tavsiye edebileceğiniz öğrenme kaynakları nelerdir? Pratik Yapın YouTube'da "baştan sona proje geliştirme" videoları izlemek, teorik bilgiden çok daha değerli. Bir e-ticaret sitesi, bir todo uygulaması, bir blog... Ne olursa olsun, bir şey yapın. Dokümantasyon Okuyun Kullandığınız teknolojinin resmi dokümanları en iyi rehberdir. Next.js docs, Convex docs, React docs... Bunları okumaktan kaçmayın. Yapay Zekâyı Akıllıca Kullanın ChatGPT, Claude, Cursor gibi AI araçlarını sadece kod yazdırmak için kullanmayın. "Bu neden böyle çalışıyor?", "Alternatif yaklaşımlar neler?" gibi sorular sorun. Onları bir öğretmen gibi kullanın. Küçük Başlayın, Hızlı Bırakın (veya Devam Edin) Büyük vizyonlar güzel ama ilk hafta "dünya çapında platform" kurmaya çalışmayın. En küçük çalışan versiyonu (MVP) yapın, kullanıcılara gösterin, geri bildirim alın. Ya doğru yolda olduğunuzu anlarsınız, ya da erken vazgeçip yeni bir şey denersiniz. 12. Memotris olarak gelecek hedefleriniz ve planlarınız nelerdir? Kısa Vade: TUS Pazarında "Vazgeçilmez" Olmak Öncelikli hedefimiz, TUS'a hazırlanan hekimler arasında "Bu olmadan çalışamıyorum" dedirten bir araç olmak. Bunun için AI özelliklerini (Text-to-Cards, Image Occlusion) ve TUS'a özel araçları (Klinik Vaka Simülasyonu) bir an önce yayına almayı hedefliyoruz. Orta Vade: Komşu Pazarlara Genişleme TUS'taki başarımızı "sosyal kanıt" olarak kullanarak — "Doktorlar bile bu sistemi kullanıyor!" — DUS, YDS, YKS, KPSS gibi ezberin ve düzenli tekrarın kritik olduğu tüm sınavlara açılmak istiyoruz. Uzun Vade: Türkiye'nin Öğrenme Platformu Sınavlara hazırlanan herkesin cebinde, onları anlayan ve onlara özel bir çalışma planı sunan akıllı bir asistan. Sadece bir flashcard uygulaması değil; akıllı bir öğrenme ekosistemi.Herhangi bir sorunuz, geri bildiriminiz veya bir sonraki röportajın kiminle olmasını istediğinizi belirtmek için lütfen Twitter'dan bizimle paylaşmaktan çekinmeyin: @fikrinhayati

Producter

Producter

Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Kimsiniz, ne yapıyorsunuz? Samet Özkale: Merhabalar, Producter’dan önce birçok startupa product ve product design alanlarında hizmet vererek çalıştım. İki farklı startup kurdum ve 15’ten fazla ürünün üretim aşamasından stratejilerinin belirlenmesine uçtan uca birçok kanadı deneyimleme şansı elde ettim. Şu anda ise global ürün yönetimi pazarında gördüğümüz boşluk ve değer önerimizin motivasyonuyla her gün Producter’ı bir sonraki aşamaya taşımak için çalışıyorum. Merve Cankız Çoruh: Merhabalar, girişimcilikle yolum ilk kez üniversitenin ilk senesinde kesişti. New York’da bir AR startup’ında staj yapma fırsatı yakaladım ve bir teknoloji girişimi kurma hayalim orada başladı. Mezun olduktan sonra da iki farklı startup’da Product ve Marketing takımlarında rol oynadım. Şu an ise Product-Led Growth’u temele yayarak Producter’ın globalde fark yaratması için hızla ilerliyoruz. Producter'dan ve nasıl ortaya çıktığından bahsedebilir misiniz? Bir SaaS startup fikri bulmak için Ikigai uyguladım ancak hayat siz planlar yaparken size kendi planlarını yaşatıyor olabiliyor. Ikigai'nin çıktısıyla o dönemde çalıştığımız startupta yaşadığımız sorun aynı dikeydeydi. Ve Producter'ı taslak haline getirdikten sonra bu sorunu birlikte yaşadığım şu anki ortağım o zamanki takım arkadaşım Merve'yi davet ettim. Producter'ın yaşadığımız soruna çözüm olacak olması onu daha da heyecanlandırdı. Merve'nin marketing kanadındaki tecrübesini arkasına alan bir ürün insanı oluşu, benim tasarım geçmişine sahip bir ürün insanı olmam, masada büyümeyi kafasına takmış sağlam bir kurucu takım ortaya çıkardı diyebiliriz. Producter kaç kişilik bir ekipten oluşmaktadır ve görev dağılımı nasıldır? Biz şu anda full-time ve part-time karışık olmak üzere 12 kişilik bir takımız. Tüm departmanların iç içe ve istedikleri ölçüde dahil olabilecekleri şeffaf bir yapıda Product, Growth ve Development olacak şekilde üç bacaklı bir ekip yapımız var. Producter ilk müşterisini nasıl elde etti? Sürekli yazılı, görsel veya farklı stratejiye sahip içerik üretiyoruz ve bu içerikleri product management dikeyindeki topluluklara dağıtıyoruz. Bu sayede hedeflenmiş bir pazara içerik ile gittiğimizden daha kaliteli leadler toplama şansı buluyoruz. Producter'ın geliştirilme sürecinde hangi araçları/kütüphaneleri kullandınız ve nasıl bir süreç izlediniz? Biz ön yüzde React, Redux ve Webpack kullanıyoruz. Arka tarafta ise Java, Springboot ve GraphQL var. Producter Google Cloud’da yatan ve App Engine’den beslenen bir tech stacke sahip diyebiliriz kısaca. Producter'ı geliştirirken ve tasarlarken karşılaştığınız zorluklar neler oldu ve bu zorlukları nasıl aştınız? Global sahnede başarı yakalamak tamamıyla takımın kimlerden oluştuğuna bağlı. Bu nedenle dengesiz bir ekonomide çok büyük olmayan bir kaynakla Producter’ın global olan vizyonuna ilk günden inanacak yoldaşlar arıyoruz. Bu bizim en çok zaman ayırdığımız ve birçok görüşme yaptığımız süreçteki en önemli zorluk. Ancak sizinle birlikte inanan insanları gördükçe ve birlikte geliştirdikçe tüm bu zorluklar yerini “iyi ki” lere bırakıyor. Producter'ı büyütmek için ne tür pazarlama stratejileri uyguladınız? Uyguladığınız pazarlama stratejilerinden ne tür sonuçlar elde ettiniz? Blog, Glossary veya Gated contentler üretiyoruz. Side bir listing projemiz Product Hunt’ta günün ürünü oldu. Her ay için bir pazarlama takvimi oluşturuyoruz ve hem bu topluluklarda hem de sosyal medyada bir alan inşa ediyoruz. Bunu düzenli ve sürdürülebilir kılmak içinse bir sürü şey denedik, yanıldık ancak siz ilerlemeye devam ettikçe süreçler sistemler de yerine oturuyor. Producter'ın gelir kaynakları nelerdir? Producter aylık kullanıcı başı fiyatlandırılarak gelir elde bir SaaS aracı. Yazılım ürünü geliştiren şirketlerin süreçleri uçtan uca yönetebilecekleri ve hepsi bir arada olan bir ürün yönetimi platformu olduğundan normalde bir startupın 4-5 farklı araca ücret ödemesi gerekirken Producter bunu tek gider kalemine ve fiyat avantajı sağlayacak şekilde sağlıyor. Ek olarak yakın zamanda Türk şirketlerine özel ilk kampanyamızı duyuruyor olacağız. Producter’ı kurarken sahip olduğunuz deneyim ve tecrübenin yeterli olduğunu düşünüyor muydunuz? Birçok startupla birlikte çalıştık. Bir önceki çalıştığımız şirkette ise beraberdik. Bunun getirdiği birçok avantaj oluyor. Bir çalışma mekanizması geliştirip onu sürdürülebilir kılabiliyorsunuz ya da daha kolay görev paylaşımı yapabiliyorsunuz. Birbirimizin güçlü veya eksik yanlarını biliyor olmak ve eksiklerimizi kapatmak adına paslaşmak çok keyifli. Yeni başlayan girişimcilere tavsiye edebileceğiniz öğrenme kaynakları nelerdir? Medium’da bolca zaman geçirsinler. Bir numaralı sosyal mecraları orası olsun. Birçok farklı dikeyden profesyonel çeşitli konularda içerik üretiyorlar. Onları takip etmek gelişim sürecini özellikle ilk yıllarda oldukça hızlandıracak. Producter olarak gelecek hedefleriniz ve planlarınız nelerdir? 2022 bizim için hedeflerin yılı. İlk hedefimiz yeni Producter’ları takımımıza kazandırmak. Development, Growth ve Marketing alanlarında yeni takım arkadaşları arıyoruz. İkinci hedef kullanıcı hacmimizi global ölçeğe daha da yaymak ve yıl sonunda en az 100 ödeyen müşterimizin olmasını amaçlıyoruz. Global ürün yönetimi pazarında Producter’ın bilinirliğini artıracak Eventler, Ambassadorlar, İçerikler ise takvimde yerini aldı. (Ayrıca TR için özel bir ürün yönetimi konferansı yapabiliriz.) Producter’ın global vizyon ve hedefi ise bugün satış denildiğinde akla gelen bir Salesforce var. Pazarlama dendiğinde akla gelen bir Hubspot var ya da tasarım dediğimizde Figma. Şu anda ürün yönetimi alanında akla gelen bir numara yok. Buradaki dinamikleri iyi biliyoruz ve ürün yönetimi pazarında ilk akla gelen olmak için çalışıyoruz.Herhangi bir sorunuz, geri bildiriminiz veya bir sonraki röportajın kiminle olmasını istediğinizi belirtmek için lütfen Twitter'dan bizimle paylaşmaktan çekinmeyin: @fikrinhayati

Subcap

Subcap

Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Kimsiniz, ne yapıyorsunuz? İsmim Zeynep Elif Özdemir. 1989 Denizli doğumluyum. İş hayatına İstanbul’da farklı kurumsal firmalarda yarı ve tam zamanlı çalışarak başladım. Yedi yıldır eşim İbrahim’le kendi yazılım şirketimizi yönetiyoruz. Önceleri Turkcell, Türk Telekom, Ikea ve TRT Çocuk gibi firmalara yazılım hizmeti veriyorduk. Son üç yıldır tamamen kendi ürünlerimiz üzerine çalışıyoruz. Yazılıma nasıl başladınız? Yazılıma ilgim çok eskiden beri vardı. Hatta ilkokuldayken en büyük hayalim oyun yazmaktı. Üniversitede yazılım derslerim vardı ama yazılıma asıl tam anlamıyla daldığım yer Ratel’dir. Teoride öğrendiğim yazılımı pratiğe dökmem burada oldu. Yazılım öğrenmek isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir? İlk önce İngilizce’yi araştırma yapabilecek seviyede öğrenmelerini tavsiye edebilirim. İngilizce, yazılımda kendinizi iyi bir seviyeye getirmeniz için bence olmazsa olmaz. Yazılımda karşılaştığım hiçbir sorunu Türkçe araştırmadım. Bir diğer önerim de, temelinizi sağlam tutmak. Yazılımın temellerini, nesne yönelimli programlamayı iyi oturtmak gerekiyor. Yazılım kesinlikle ezber işi değil. Ve en önemlisi, yazılımı sevmelisiniz, çünkü burada çok vakit harcayacaksınız. Sevmezseniz çok zor gelecektir. Ama bir şeyleri yerine oturttuğunuzda harcadığınız zaman acayip keyif verecek ve üretmenin hazzını net bir şekilde yaşayacaksınız. Subcap ilk girişiminiz mi? Varsa önceki girişimlerinizden bahsedebilir misiniz? İlk girişimimiz değil, uygulama dünyasına Liker Analyzer ile başladık. Instagram hesabınızda en çok beğeni alan fotoğraflarınızı, kullandığınız etiketleri, paylaşım zamanlarınızı, takiplerinizi ve takipçilerinizi analiz eden ve çıkarımlar yapan bir uygulamaydı. Yaklaşık iki milyon kullanıcıya ulaşmıştık. Oluşturduğumuz değer ise güvendi. Analizler yapılırken hiçbir web servis kullanılmadı, yani tüm işlemler kullanıcının cihazında yapılıyordu; böylelikle kullacının verilerini göremiyorduk, depolamıyorduk, kullanıcı güvenle instagram girişi yapabiliyordu. Fakat yayına çıktıktan yaklaşık 18 ay sonra Facebook’tan uygulamamızı kapatmamız gerektiğine dair mail aldık. Her ne kadar ciddi bir başarıya imza atmış olsak da bu maceramızı sonlandırmak durumunda kaldık. Ondan sonra City Widget adında bir widget ve gezi uygulaması çıkardık. Her gün dünyanın seçilmiş bir şehrinden fotoğrafları telefonunuzun ekranına widget’lar sayesinde gelir. Bu şehri isterseniz gezi planlarınız için listeye alabilir ya da “bu şehire gittim” olarak işaretleyebilirsiniz. Daha sonra 2021 Wallpaper uygulamamız geldi. Bu uygulama ile de kategorizelenmiş bir şekilde telefon ekranınıza duvar kağıdı seçebilirsiniz. Bu iki uygulama da şu an App Store ve Google Play Store’da ve güzel bir kullanıcı kitlesi ile büyümeye devam ediyor. Subcap'ten ve nasıl ortaya çıktığından bahsedebilir misiniz? Liker maceramızı sonlandırdıktan sonra yeni fikir arayışına girdik. O zaman beraber çalıştığımız bir arkadaşımızla beyin fırtınası yaparken sosyal medyadaki eksiklikleri ve etkileşimi arttırmak için neler yapılabileceğini konuşurken bir anda videoların sessiz izlendiğinden ve videoların gerektiği gibi tüketilemediğinden konuştuk. Videolara altyazı eklemenin hem duyma engelliler için hem de birçoğumuz gibi videoları sessiz izleyen/izlemek durumunda kalanlar için çok iyi olacağını konuştuk. Piyasa araştırması ve rakip analizi yaptıktan sonra Subcap’i yapmaya karar verdik. Subcap kaç kişilik bir ekipten oluşmaktadır ve görev dağılımı nasıldır? Subcap şu anda üç kişi. Ben, ürünün tasarımından, rakip incelemelerinden ve App Store ve Google Play’deki uygulama yönetiminden (ASO) sorumluyum. İbrahim (Özdemir), uygulamaların yazılımından ve App Store üzerindeki reklam yönetiminden sorumlu. Berin (Soylu) ise dijital pazarlama üzerine çalışmakta. Subcap'in geliştirilme sürecinde hangi araçları veya kütüphaneleri kullandınız ve nasıl bir süreç izlediniz? Son 3-4 yıldır uygulamalarımızı Flutter ile geliştiriyoruz. Her ne kadar ben Android, İbrahim de Android ve iOS native kodlayabilsek de Flutter bize çok esnek geliyor ve iş gücümüzü düşürüyor. Özellikle Google’ın Flutter’a desteği ve kendi araçlarını da bu platformla geliştirmesi, Flutter’ı seçmemizde ve Flutter’la devam etmemizde önemli bir etken. Biz beta versiyonundan beri Flutter’ı kullanıyoruz ve hatta o zamanda geliştirdiğimiz bir alert kütüphanemiz var, RFlutter alert isminde. Komunite tarafından çok destek görüyor, biz de gelen taleplere göre desteğimizi sürdürüyoruz. Kendi uygulamalarımızda da kütüphanemizi kullanıyoruz. İhtiyaca göre pub.dev üzerinden null safety ve yüksek volumlu kütüphaneleri kullanıyoruz. Subcap'i geliştirirken ve tasarlarken karşılaştığınız zorluklar neler oldu ve bu zorlukları nasıl aştınız? En büyük zorluk küçük bir ekip olmamız. Fikrimiz ve geliştirmek istediklerimiz çoktu, fakat sınırlı kaynakla hızlıca iş çıkarmak oldukça zor. Bunun için ekibe yeni arkadaşlar dahil etmemiz gerekti fakat bu da ciddi bir süreç, efor ve maddi kayıp. Bu sebeple yapmak istediklerimizi küçük parçalara ayırıp planlama yaptık. Sıraya koyup verimli çalışma modelini benimsedik. “Geç kaldık” düşüncesi ile panik olmak yerine, eforumuzu arttırıp biraz da kabullenme yoluna gittik. İbrahim’le beraber hem evlilik hem iş yürütmemiz bu noktada çok işe yaradı, çünkü beraber fazla mesai yapıyoruz ve birbirimizi anlıyoruz :) Subcap'i büyütmek için ne tür pazarlama stratejileri uyguladınız? Uyguladığınız pazarlama stratejilerinden ne tür sonuçlar elde ettiniz? Şu anda Apple Search Ads reklamı veriyoruz ve reklam verimliliklerini çeşitli araçlarla inceliyoruz. Öz sermaye ile girdiğimiz bu işte, parayı verimli kullanmak bizim için çok kıymetli. Bu sebeple “analiz” bizim işimizin en büyük parçası. Mobil uygulama dünyasında verimliliği arttıracak araçlara para vermek zorundasınız, çünkü size getirisi gerçekten çok fazla. Ülke bazlı kampanya çıkıyoruz. Bir de “think global, act local” düşüncesini benimsemek önemli. Lokalizasyon uygulamada çok şey kazandırıyor. Son birkaç aydır Berin ile birlikte influencerlarla kampanya çıkma yoluna gitmeye başladık. Çok başındayız ama müşterilerle birebir temasın etkili olduğunu görüyoruz. Subcap'in masrafları nelerdir? Hemen her yazılım şirketinde olduğu gibi en büyük masrafımız insan gücü. Onun dışında ek bir masrafımız yok. Subcap'in gelir kaynakları nelerdir? Subcap uygulama içi satın alma ile gelir elde ediyor. Yani uygulamayı marketten indirmek ücretsiz ama uygulama içindeki bazı fonksiyonları kullanabilmek için aylık, 3 aylık ya da 6 aylık abonelik almak gerekiyor. Şu an ki deneyim ve birikiminiz ile Subcap'i kurduğunuz ilk güne dönseydiniz neleri daha iyi yapardınız ve neleri yapmazdınız? Bazı detayların üzerinde çok durduk ve bu yüzden markete çıkmakta biraz geç kaldık. Maalesef MVP mantığı oturtmakta zor olan bir kavram. Bunu anlamakta geç kaldık. Şimdiki aklımız olsa çok daha erken piyasaya çıkıp, mükemmeliyetçilik yapmazdık. Subcap'i kurarken sahip olduğunuz deneyim ve tecrübenin yeterli olduğunu düşünüyor muydunuz? Subcap’i kurduğumuzda yedi yıldır mobil uygulama pazarındaydık. Ama en önemlisi mobil uygulama bizim hayatımız olmuştu. Store’da çok vakit geçiriyorduk. Müşteri işini bırakıp ürünleşmeye gideli üç yıl olmuştu. O yüzden kendimizi hazır ve motive hissediyorduk. Fakat biraz da yolculuk sırasında öğreniliyor ve gerçekler görülüyor. İçine girmeden bilemiyorsunuz. Şu da bir gerçektir ki her uygulamanın yolculuğu farklı ve ona özel. Bazı şeyleri önden kestirmek zor. Mobil uygulama pazarına giriş yapmak isteyenlere neler tavsiye edersiniz? Hacmi çok büyük, yer edinmesi çok zor bir pazar mobil uygulama pazarı. Her geçen gün daha da zorlaşıyor da. Ama bunun yanında müşteri kitlesi de büyüyor. İnsanlar uygulama için artık daha çok para veriyorlar. Özellikle pandeminin çok faydası oldu bu konuda. Analiz bu işin çok büyük bir bölümü bence. “Süper bir fikrim var” ile olmuyor iş. Rakip analizi, piyasa analizi şart. Biraz bütçe hesabı da yapmak lazım, ne kadar dayanabilirim ya da ne kadar dayanabilirim şeklinde. Ama müthiş derya deniz bir alan. Bence cesaret edilip girilmeli :) Yeni başlayan girişimcilere tavsiye edebileceğiniz öğrenme kaynakları nelerdir? Şu zamanda bu kadar çok kaynakla iş yapamayacak kimse yok. Bu işin tek anahtarı istek. Üzerine çalışacağınız çok saatleriniz olmalı ve isteyerek yapmalısınız. Çalıştıkça ve araştırdıkça hangi kaynakların güzel ve yararlı olduğunu farkedeceksiniz. Ama şunu diyebilirim ki benim özellikle hiçbir şey bilmeden kendimi geliştirmek istediğim bir nokta olduğunda Udemy’den faydalanıyorum. Fikir sahibi olduğumda ise zaten gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Bir de Twitter’ı da iyi karıştırmak lazım, zor da olsa çok güzel bilgiler edinebiliyorsunuz. Son olarak bu yazıyı okuyanlara vereceğiniz beş tavsiyeniz neler olurdu? 1- Çalışma şevki 2- Keyif alma 3- Kıyas yapmama 4- Sabır 5- KabullenmeHerhangi bir sorunuz, geri bildiriminiz veya bir sonraki röportajın kiminle olmasını istediğinizi belirtmek için lütfen Twitter'dan bizimle paylaşmaktan çekinmeyin: @fikrinhayati

JusTerm

JusTerm

Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Kimsiniz, ne yapıyorsunuz? Merhaba ben Mert Toptaş. Yirmi altı yaşındayım, 2020 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi bölümünden mezun oldum. Mezun olduktan sonra ise yazılım sektörüne geçiş yaptım ve bir yıldır aktif olarak çalışmaktayım. Mobil uygulamalar geliştirmekteyim. Bulunduğum projeler arasında Hopi ve Istegelsin bulunmakta. Yazılıma nasıl başladınız? Avukatlıktan neden Yazılım'a geçiş yaptınız? Hukuk fakültesi ikinci sınıftayken bir hobi olarak yazılıma başladım. Daha sonrasında hobiyi ilerlettim ve profesyonel olarak yapma kararı aldım. Kararı aldıktan sonra da hukuk eğitimini devam ettirdim. O sıralar önce C# ile masaüstü uygulamaları daha sonrasında mobil uygulama geliştirmeyi devam ettirmiştim. 2020 yılında mezun olduktan sonra Invio şirketinde stajyer Android Geliştirici olarak çalışmaya başlayarak yazılıma profesyonel olarak geçiş yaptım. Avukatlıktan geçmemin en büyük sebebi avukatlık mesleğinin kendi kişilik yapıma uygun olmamasıydı. En başta ilgimi çekmiyordu. Onun harici çok fazla koşuşturmalar, insanlarla sürekli birebir iletişimde olmak, mesleki tatminin çok olmaması, yaptığım işten zevk almıyor olmam ve en önemlisi kod yazıyor olmaktan çok zevk almamdan dolayı geçiş yaptım. Geçiş yapma kararı verirken tamamen ne istediğime ve kişilik yapıma uygun şekilde hangisinin uygun olduğunu düşünerek karar verdim. Şu an için hiç pişman olmadım, gerçekten de avukatlık bana göre değilmiş. Mesleğimde şu an oldukça mutluyum. Yazılım öğrenmek isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir? İlk tavsiyem kesinlike yazılım öğrenmekten ve kod yazmaktan keyif alıyorlarsa öğrenmeyi devam etmeleri yönünde. Yazılım öğrenmeye çok kişi heves ediyor ama gördüğüm kadarıyla heves edenlerin çoğunluğu harekete geçmiyor, harekete geçenlerin bir kısmı da ilk karşılaştığı zorlukta bırakıyorlar. Çok azınlığı ise pes etmeden sorunları çöze çöze ilerleyerek öğreniyorlar. Yazılım gerçekten sabırla yaklaşılması gereken uzun bir maraton. Ve maalesef bu maratonun bir sonu da yok. Ne kadar yolda olursanız o kadar iyi ilerlesiniz. Dİğer tavsiyem ise kod yazmaya başlamadan önce bilgisayarın, sistemin, derleyicinin(compiler) ve kodun nasıl çalıştığının yapısını araştırıp öğrenmeleridir. Gerçekten fark yaratıyor, bir sistemin nasıl çalıştığını anlarsanız onu öğrenmek ve devam ettirmek kolaylaşıyor. Son olarak ise algoritma konusuna çok ağırlık verilmeli. Algoritma bu işin önemli bir kısmını oluşturuyor. İyi kod yazmak isteyen algoritma becerisini geliştirmeli. Bunun için de bol bol algoritma problemleri çözülmeli. Ben hala çözmeye çalışıyorum ve geliştirdiğini düşünüyorum. JusTerm'den ve nasıl ortaya çıktığından bahsedebilir misiniz? JusTerm şöyle ortaya çıktı. Hukuk fakültesindeyken mesleki eğitim olarak hukuk terminolojisi dersi almıştık. Burada bize İngilizce olarak hukuki terimler ve metinlerin okunmasına yönelik eğitim veriliyordu. Özellikle yabancılarla çalışmak isteyen öğrenciler için İngilizce dilekçe okuyacak yazacaklar için oldukça önemli bir dersti. O dersi dinlerken bu materyallere hem hukuk öğrencilerin hem de avukatların rahatça ulaşamadığını, İngilizce bir hukuki metin olsa yararlanacak kaynağın oldukça kısıtlı olduğunu fark etmiştim. Elimde yeterli materyal de vardı. O sıralarda Flutter popüler olmaya başlamıştı, öğrenip uygulama geliştirmek istiyordum. Ben de bir mobil uygulamayla hem hukuk öğrencilerin hem avukatların uygulama içerisinde hukuki kelimeleri rahatça arayacağı, kendi listesini oluşturabileceği, yeni kelime öğrenecek şekilde alıştırmalar yapabilecek şekilde bir uygulama yapmak istedim. Aslında ilk olarak dersi alırken bir ihtiyaç olduğunu fark etmiştim, daha sonrasında mobil uygulamayla neler yapabileceğimi belirlemiştim. Uygulamayı geliştirmeden önce veritabanına bütün kelimeleri tek tek giriş yaptım. En uzun iş burada oldu açıkası, elimdeki kaynakları bir araya getirip tek tek hem Türkçe hem de İngilizce anlamlarının veri girişini yaptım. Herhangi bir yerden beslenmedim. Yaklaşık bir aylık geliştirme sürecinden sonra JusTerm ortaya çıktı. JusTerm kaç kişilik bir ekipten oluşmaktadır ve görev dağılımı nasıldır? Aslında JusTerm’i tek başıma geliştirip yayımladım. Her şeyiyle ben ilgilendim. JusTerm ilk müşterisini nasıl elde etti? JusTerm’den gelir edecek şekilde bir yapı kurgulamadım. O sebeple hem açık kaynak hem de ücretsiz şekilde uygulamamı yayımladım. Yaklaşık bir senedir yayımda uygulama ve gelir elde etmedim. JusTerm'in geliştirilme sürecinde hangi araçları veya kütüphaneleri kullandınız ve nasıl bir süreç izlediniz? İlk olarak Flutter ile geliştirdim. Dil olarak Dart’ı kullandım. Servis ve veritabanı olarak Firebase kullandım. Firebase cloud functions, cloud store, crashlytic NodeJs, arama yapmak içinde Algolia servisini kullandım. State management için de Getx kütüphanesini tercih ettim ve onu uyguladım. JusTerm'i geliştirirken ve tasarlarken karşılaştığınız zorluklar neler oldu ve bu zorlukları nasıl aştınız? Sanırım en büyük zorluk tasarım geliştirmekti. Tasarımcı değildim ve tasarımı da kendim yapmam gerekiyordu. Bir geliştirici olarak tasarımı sıfırdan tasarlamak gerçekten zordu. O sebeple biraz sade bir tasarım tercih ettim. Tasarımdan yanı sıra elimdeki yazılı tüm veriyi veri tabanına geçirmek çok uğraştırdı, günlerce sırf bunun için uğraştım diyebilirim. Her birini tek tek girip kontrol etmek oldukça meşakkatli bir işti. JusTerm'i büyütmek için ne tür pazarlama stratejileri uyguladınız? Uyguladığınız pazarlama stratejilerinden ne tür sonuçlar elde ettiniz? JusTerm'in masrafları nelerdir? Pazarlama olarak Google Play Store’da Google Ads servisini kullandım. Orada daha çok mobil uygulamalarda reklam çıkacak şekilde hukuka ait aramalar yapan kullanıcıların önüne çıkacak şekilde reklam stratejisi oluşturdum. Böylelikle hukuk kategorisinde önlerde çıkmaya başladım en son ilk 10’da diye hatırlıyorum. JusTerm'in gelir kaynakları nelerdir Maalesef şu an için JusTerm için bir gelir kaynağı bulunmamakta. JusTerm aracılığı ile gelecekte hayata geçireceğiniz fikirleriniz için neler öğrendiniz? Edindiğiniz tecrübeler neler oldu? Açıkcası uygulama geliştirmeden önce fikir aşamasındayken kesinlikle pazar araştırması yapmak gerektiğini fark ettim. Uygulama geliştirmek gerçekten bir işin küçük kısmı, asıl olay iyi bir pazarlama ve iyi bir reklam stratejisinden geçtiğini fark ettim. Çünkü uygulamanız ne kadar iyi olursa olsun ne kadar az hata veriyor olursa olsun pazar tarafından son kullanıcı açısından bilinmiyorsa, fark edilmiyorsa yani kullanıcıya ulaşamıyorsa bunların bir anlamı kalmıyor. O sebeple yeni bir fikri hayata geçirmeden önce geliştirme aşamasından önce pazar araştırması yapmak çok önemli. Şu an ki deneyim ve birikiminiz ile JusTerm'i kurduğunuz ilk güne dönseydiniz neleri daha iyi yapardınız ve neleri yapmazdınız? Uygulamaya reklam eklemiştim, şu an yapacak olsam uygulama içine reklam koymazdım. Çünkü proje çok dar ve niş kitleye hitap ettiği için buradan reklam ile gelir elde etme olasılığı çok çok düşük. Bu sebeple kullanıcı deneyimini daha iyileştirmek adına reklam koymaktan vazgeçerdim. Uygulama tasarımıyla daha fazla uğraşırdım, daha güncel arayüzleri takip edip daha iyi bir tasarımla çıkacağımı düşünüyorum. JusTerm'i kurarken sahip olduğunuz deneyim ve tecrübenin yeterli olduğunu düşünüyor muydunuz? Hayır yeterli değildi zaten öğrenciydim, tamamen deneme yanılma projesiydi. Kişilik özelliklerinizin JusTerm'i hayata geçirmeye olan etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Hem gözlemci hem sabırsız bir yapım var. İyi gözlem yapıp bir an evvel yapmak isteyen birisiyim. O yüzden çok hızlı şekilde projeyi ortaya çıkardım. Yeni başlayan girişimcilere tavsiye edebileceğiniz öğrenme kaynakları nelerdir? Açıkcası kendimi çok girişimci olarak görmüyorum, hukuk üzerine bir açıklık görmüştüm ve bunun üzerine bir uygulama yapan bir geliştiriciyim aslında. Bu uygulamadan sonra bir uygulama çıkartmadım, girişimci olarak değil tam zamanlı olarak çalışmaya devam ettiğim için kendimi tavsiye verebilen konumda görmüyorum. Son olarak bu yazıyı okuyanlara vereceğiniz beş tavsiyeniz neler olurdu? 1 - İlki uygulama geliştirmek istiyorlarsa akıllarına ilk gelen fikri uygulamaya döksünler. 2 - Uygulama geliştirmek istiyor ama fikir bulamıyorlarsa var olan fikirler üzerinden gidip deneme yanılma yapsınlar. 3 - Fikir üzerine para kazanma odaklı düşünen var ise ilk önce pazar araştırması yapsınlar. 4 - Yazılım öğrenmeye niyet eden varsa düşünmeden ilk gördüğü yerden öğrenmeye başlasın. 5 - Son olarak kesinlikle keyif aldığınız işi yapın.Herhangi bir sorunuz, geri bildiriminiz veya bir sonraki röportajın kiminle olmasını istediğinizi belirtmek için lütfen Twitter'dan bizimle paylaşmaktan çekinmeyin: @fikrinhayati

504 Absolutely Essential Words

504 Absolutely Essential Words

Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Kimsiniz, ne yapıyorsunuz? Yusuf Demirci, 27 yaşındayım, freelance iOS developer olarak çalışıyorum. Yaklaşık 4.5 senedir iOS geliştirme yapıyorum. Freelancing’den önce Almanya Münih’te bir firmada çalışıyordum. Ondan öncesinde Martı’da, ve daha öncesinde ise Turkcell’de YaaniMail projelerinde görev aldim. Boş zamanlarımda bildiklerimi Twitter ve Medium hesabımdan paylaşıyorum. Hobilerim her Türk erkeği gibi futbol, arabalar ve mesleğim :)) Yazılıma nasıl başladınız? Lise üç gibi artık hangi bölümü seçmem gerektiğini sorgularken karar verdim. O zamanlar bilgisayar ile çok haşır neşirdim. Sabahtan akşama kadar oyun oynardım. Mesleğimin de en çok sevdiğim şey üzerine olması gerektiğine karar verdim. En çok sevdiğim şeyi sorguladığımda ise önüme bilgisayar çıktı. Bu karar ile tercihimi bilgisayar mühendisliğinden yana kullandım. Lise sonda ise bir C# kitabindakı kodları çalıştırarak terminalde basit bir hesap makinesi yaptım. İlk yazılımım bu oldu. Üniversitede ise alan seçmem gerektiğine karar verdim. Mobilde kendi başıma bir ürün yapıp bunu insanların hizmetine sunabilmem benim mobili seçmemdeki en büyük etken oldu. Aynı zamanda o zamanlar, yani 2015 gibi, cep telefonları artık popülerliğini kanıtlamıştı. Mobilde gelecek olduğunu düşünerek Android geliştirmeye başladım. Akbank’da on ay çalıştıktan sonra sevdiğim bir abimin iOS developer arıyoruz. Gel seni yetiştirelim teklifini kabul ederek iOS dünyasına geçmiş oldum. Yazılım öğrenmek isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir? Bu bir süreç ve sabır işi. Normal hayattaki düşünme tarzımızın dışına çıkıp farklı düşünmek gerekiyor. Bu farklı düşünce disiplinini elde etmek ise sabır istiyor. Bu yüzden belirli bir süre sabır gösterip çalışmak gerekiyor. Bu çalışma sonunda ödülümüz ise sektöre adım atıp güzel firmalarda güzel maaşlara çalışmak oluyor. Uygulamanızdan ve nasıl ortaya çıktığından bahsedebilir misiniz? Uygulamam 504 Absolutely Essential Words kitabının uygulama hali. Bu kitapta günlük hayatta en çok kullanılan 504 İngilizce kelime, bunların anlamları ve örnek cümleleri var. İngilizce eğitimi aldığım zamanlar hocam bana bu kitabı çalışma kitabı olarak verdi ve çok hoşuma gitti. O zamanlar proje fikri arıyordum. Bu kitabın bir uygulaması neden olmasın dedim ve işe koyuldum. Uygulamayı kaç kişi ile birlikte geliştirdiniz ve görev dağılımı nasıldır? Tek başıma geliştirdim. Zaten şu anda sadece iOS versiyonu var. Çok basit bir backend geliştirmesi gerekiyordu. Onu da ben yaptim. Uygulamanın geliştirilme sürecinde hangi araçları veya kütüphaneleri kullandınız ve nasıl bir süreç izlediniz? iOS geliştirmesini Xcode’da, backend geliştirmeyi ise VS Code’da yaptım. Backend tarafında NodeJS kullanıldı. Önce ekranlar arası akışı çıkardım. Sonra bunları çok basit bir tasarıma döktüm. Çoğunlukla native component’ler kullandığım için tasarım konusunu oldukça basit tuttum. Uygulamayı geliştirirken ve tasarlarken karşılaştığınız zorluklar nelerdir ve bu zorlukları nasıl aştınız? Günlük olarak bildirim gönderilmesi gerekiyordu. Bunun için bir backend job’u yazmam gerekiyordu ama backend bilgim yoktu. Basit bir şekilde NodeJS öğrenip bunun geliştirmesini yaptım. Uygulamanız aracılığı ile gelecekte hayata geçireceğiniz fikirleriniz için neler öğrendiniz? Edindiğiniz tecrübeler neler oldu? Basit fikirlerin bile güzel sunumlarla ne kadar çok kişiye ulaşabileceğini gördüm. Uygulamanız farklı ülkelerde yayınlanmakta mıdır? Ülkemize göre diğer ülkelerde gelir ve kullanıcı durumu nasıl? Evet tüm dünyada yayınlanıyor. Kullanıcılarımın çoğu İran'dan. Hatta bi ara İran'da elektrik ve internet problemi olmuştu. O hafta aktif kullanıcı sayım yarıya düşmüştü. Gelir oranı ise globale eşit dağılmış vaziyette. Uygulamanızın masrafları nelerdir? Şu Anda sadece sunucu masrafı var, o da aylık 15 dolar. İsteğe bağlı reklam verilebilir. Uygulamanızın gelir kaynakları nelerdir? Şu versiyonda bir gelir kaynağı yok. Daha önce bağış alıyordum ve reklamlar gosteriliyordu. Bir sonraki versiyonda tekrar reklam entegre edeceğim. Ondan sonraki versiyonda ise haftalık ve aylık üyelik modeli getireceğim. Mobil uygulama pazarına giriş yapmak isteyenlere neler tavsiye edersiniz? Hangi alanı seviyorlarsa onunla ilgilensinler. Mobil alanın hâlâ geleceği olduğunu düşünüyorum. Pazar ise çok büyük, bu yüzden yapacakları basit bir uygulama bile güzel bir sunum ile çok iyi kitlelere erişebilir. Son olarak bu yazıyı okuyanlara vereceğiniz beş tavsiyeniz neler olurdu? Emin olduğunu bildikleri şeyden vaz geçmesinler, güzel şeyler zaman alır sabretmesini bilsinler, kalite odaklı olsunlar, çevresindeki kişileri eğitsinler ki çevrelerinin kalitesi artsın, çok çalışsınlar. Uygulamayı buradan inceleyebilir ve indirebilirsiniz. Uygulamanın içerisinden ekran görüntüleriHerhangi bir sorunuz, geri bildiriminiz veya bir sonraki röportajın kiminle olmasını istediğinizi belirtmek için lütfen Twitter'dan bizimle paylaşmaktan çekinmeyin: @fikrinhayati

Kitapi

Kitapi

Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Kimsiniz, ne yapıyorsunuz? Öncelikle platformunuzda bize yer verdiğiniz için çok teşekkür ederim. İsmim {{< a_blank title="Hasan Civelek" url="https://twitter.com/hcivelek?ref=fikrinhayati" >}}. Rizeliyim. 2001 {{< a_blank title="Karadeniz Teknik Üniversitesi" url="https://www.ktu.edu.tr/?ref=fikrinhayati" >}} Elektrik-Elektronik Mühendisliği mezunuyum. 20 yıldır profesyonel olarak yazılım sektöründe {{< a_blank title="PHP" url="https://www.php.net/?ref=fikrinhayati" >}} üzerine çalışmaktayım. Yazılıma nasıl başladınız? Ortaokul son sınıftayken (1993) İstanbul'a gelmiştim. Burda dayımla tanıştım. Mağazasındaki bilgisayarları bana gösterdi. Ticari bir yazılım kullanıyordu. Yanında çalışan bir eleman aynı zamanda programcıymış. Onun bana verdiği {{< a_blank title="GW Basic" url="https://tr.wikipedia.org/wiki/GW-BASIC?ref=fikrinhayati" >}} kitabı ve {{< a_blank title="Q-Basic" url="https://tr.wikipedia.org/wiki/QuickBASIC?ref=fikrinhayati" >}} CD'si ile yazılım dünyasına girmiş oldum. Yazılım öğrenmek isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir? Tavsiye verecek konumda değilim ancak bir kaç tespitimi paylaşayım. Yazılım öğrenmenin yaşı olmadığını öğrendim. Kırk yaşında yazılıma başlayıp altı yıl içerisinde güzel bir konuma gelenler var. PHP'yi kitaplarından öğrendiğim Hakkı abi (Dr. Hakkı Öcal) bu kitapları 50'li yaşlarında yazmıştı. Kendi mesleğiniz yazılım öğrenmenize mâni değil. Doktor olup, polis olup, avukat olup yazılım öğrenen ve yazanlar var. Hakkı abi buna da güzel bir örnek. Kendisi yıllarca Türkiye'de yazı işleri müdürlüğüne kadar gazetecilik yapmıştı. Sonra ABD'de profesyonel olarak yazılımcı oldu, üniversitelerde ders verdi. Yazılım öğrenmek için kursa gitmek şart değil. Yirmi yıl önce internet bu kadar gelişmemişken, YouTube, {{< a_blank title="Laracasts" url="https://laracasts.com/?ref=fikrinhayati" >}}, {{< a_blank title="PHPUzem" url="https://phpuzem.com/?ref=fikrinhayati" >}} gibi platformlar yokken programcılığı kitaplardan öğrenebiliyorsak şimdi hayli hayli öğrenebiliriz. Kurs bana daha çok spor yapamayıp, spor kulübüne para verince spor yaparım diye düşünmek gibi geliyor. Ama bu ifadelerim kurslar tamamen kullanışsız, faydasız diye anlaşılmasın. Eğer yukarıda saydığım kaynaklarda ilgilendiğiniz programlama diline dair aradığınızı bulamıyorsanız ve bunun bir kursu varsa o zaman deneyebilirsiniz. Ben de böyle yaptım. 2010'da iOS programlamaya girmek istedim. Yıllardır web çalışan biri olarak zorlandım. Daha doğrusu işin ABC'sini bilememek beni zorladı. Sıfır tecrübeyle kopyala yapıştır yaparak ilk uygulamamı (TGRT-FM) yayına aldım. O zamanlar iOS için yeterli Türkçe kaynak yoktu. Yabancı kaynaklardan da yeterince faydalanamıyordum. Çareyi kursa gitmekle buldum. İşin temellerini öğrendiğimde gerisi çorap söküğü gibi geldi. On yıl sonra şimdi Javascript dünyasına giriş yaptığımda kursa ihtiyaç duymadım. Çünkü artık yüzlerce yerli yabancı kaynak var. Kitapi ilk girişiminiz mi? Varsa önceki girişimlerinizden bahsedebilir misiniz? Kitapi'den önce de bazı denemelerimiz oldu. 2008 idi sanırım. Pixi diye bir yazılım hazırlamıştık. Bununla kendi web sitenizi kod yazmadan oluşturabiliyor, içerisindeki üç-dört temadan birini seçip sitenizi özelleştirebiliyordunuz. {{< a_blank title="Wordpress" url="https://wordpress.com/tr/?ref=fikrinhayati" >}} gibi ama çok daha amatördü ayrıca kod indirilmiyor, kendi sunucumuzda çalışıyordu. "Kobilere web sitesi zorunluluğu geldi" haberleri üzerine Pixi'yi bölümlere ayırdık. PixiKobi, PixiHobs (Her Okula Bir Site) gibi alt projeler çıkardık. Bunlardan bilhassa okul siteleri iyi gidiyordu. Çok cüzi, komik denebilecek bir ücret alıyorduk. Okulların zaten maddi imkanları yoktu. Neyse ki okul domainleri -k12.tr- 5 TL gibi ucuz bir fiyata satılıyordu. O yüzden müdürleri ikna etmem kolay oluyordu. Bir süre sonra MEB okullara 5 MB ücretsiz hosting alanı ve meb.k12.tr altında ücretsiz {{< a_blank title="subdomain" url="https://tr.wikipedia.org/wiki/Alt_alan_ad%C4%B1?ref=fikrinhayati" >}} vermeye başlayınca müdürler oraya gitti. :) Pixi de hayal oldu. Kitapi'den ve nasıl ortaya çıktığından bahsedebilir misiniz? Kitapi 2015'de ihtiyaçtan ortaya çıktı. Kitapi projesindeki ortağım ve kuzenim {{< a_blank title="Sefa Avcılar" url="https://twitter.com/sefavcilar?ref=fikrinhayati" >}} -kendisi öğretmendir- okulundaki kütüphaneyi ayağa kaldırmak istiyordu. Bunun için bir yazılım yapabilir miyiz diye sormuştu. Daha önceki görev yerlerinde de ufak tefek yazılım ihtiyacı olduğunda ben de yardım etmeye çalışmıştım. Bu kez acele etmemesini söyledim, belki daha büyük bir şey yazarız, sadece onun okulunu değil başka okulların da, hatta halk kütüphanelerinin de ihtiyacını görürüz diye düşündük. Çünkü kısa bir süre önce Gönen'deyken ilçe kütüphanesinde bir kitap sormuştum ve görevli kadın, önünde bilgisayar olduğu halde raflardan kendim bakmam gerektiğini söylemişti. Kitaplar bilgisayara kayıtlı değildi. Muhtemelen pahalı olduğu için herhangi bir yazılım kullanmıyorlardı. İşte bu iki olay üst üste gelince belki bu ihtiyaçları temel ölçüde giderecek ve herkesin erişebilmesi için ücretsiz olacak bir yazılım hazırlarız diye düşündük. Böyle ortaya çıktı. Ticari bir proje değildi yani.Kitapi Kurucuları: Sefa Avcılar, Hasan CivelekKitapi kaç kişilik bir ekipten oluşmaktadır ve görev dağılımı nasıldır? Kitapi iki kişilik bir ekipten oluşuyor. Ben yazılım tarafına bakıyorum, Sefa Bey de destek ve iş geliştirme tarafına bakıyor diye özetleyebiliriz. Kitapi ticari bir girişim olmadığından gönüllü olarak bu işi yapıyorduk. Zaman zaman başka arkadaşlarımızdan da destek aldık. Örneğin Android uygulaması nasıl yazılır bilmediğimiz için bu işi aynı işyerinde çalıştığımız arkadaşlarımızdan rica etmiştik ve sağolsunlar ücret talep etmeden hem telefon hem de tablet uygulamalarını hazırlamışlardı. Bu uygulamaları zamanla güncelleyemediğimiz için her iki platformdan da kaldırıldılar maalesef. İnşallah tekrar oluşturacağız.Gönüllü Android geliştiricimiz Murat KorkmazoğluKitapi ilk müşterisini nasıl elde etti? Bundan önce şunu ifade edeyim. Biz Kitapi'yi 2015'te gönüllü, ücretsiz bir proje olarak başlattık. Kısa bir sürede bilhassa okullardan teveccüh olunca zamanla kaynaklarımız yetmemeye başladı. Herhangi bir yerden ödeme de almıyorduk. Zaten istesek de resmi olarak alamazdık. Çünkü bir şirket değildik. Ama hedefimiz şirket kurmaktı. Dolayısı ile sadece sponsor arayışında bulunduk ilk yıllarda. Sağolsun kütüphanecilikle ilgili bazı firmalar bize küçük çapta sponsor oldular. Biz de onların ücretsiz yazılım çözümü olduk :) Profesyonel rakiplerimiz yıllık 10.000 TL gibi fiyatlar isterken biz hiç para talep etmiyorduk. Bu da pek çok müşterinin işine geliyordu. Biz nihayet 2020'de kendi şirketimizi kurabildik. Daha doğrusu bir teknoloji şirketi kurduk ve Kitapi bu şirketin ürünlerinden biri oldu. Kitapi'nin mağazasından alışveriş yapan ilk müşterimiz Hatay'dan Metin beydi. Kitapi sticker'i almıştı.Kitapi'nin İlk SiparişiKitapi'nin geliştirilme sürecinde hangi araçları veya kütüphaneleri kullandınız ve nasıl bir süreç izlediniz? Kitapi'yi {{< a_blank title="Laravel PHP Framework" url="https://laravel.com/?ref=fikrinhayati" >}} ile kodladık. 2020'de kurduğumuz kendi şirketimiz olmakla beraber aslında on beş yılı aşkın bir süredir zaten bir teknoloji firmasında yazılım geliştirici ve direktör olarak çalışıyorum. Bu firmada uzun yıllardır {{< a_blank title="Zend PHP Framework" url="https://www.zend.com/?ref=fikrinhayati" >}} kullanıyorduk. Şirkette dahil olduğum ekip Ar-Ge ekibi olduğu için yeni bir şey denemek genelde bizim ekibe nasip oluyordu. Kısa bir süre beraber çalıştığımız Türkiye'de PHP kullanıcılarının yakından tanıdığı {{< a_blank title="Emir Karşıyakalı" url="https://twitter.com/EmirKarsiyakali?ref=fikrinhayati" >}} bize sık sık Laravel'i övüyordu :) Övdüğü kadar da varmış. İncelediğimde çok beğendim ve bir projede kullanmak istedim. Çalıştığım şirket kendi projelerimizi de geliştirmemize imkan veren, bunun çalışanların ve şirket know-how'unun gelişmesinde önemli rol aldığına inanan bir felseye sahip olduğu için Laravel'i Kitapi projesinde kullandım. Böylece kendimize bir proje çıkartırken çalıştığımız şirkete de yeni bir framework yeteneği katmış olduk. Geçen altı sene içerisinde çalıştığımız şirketteki yeni projelerin hemen hepsi Laravel ile yazıldı. Tabi Laravel'i yeni öğrendiğimiz için Kitapi'de çok acemilik yaptığımız yerler oldu. O nedenle yeni sürümünü bir süredir yazmaya gayret ediyoruz. Yeni sürümde {{< a_blank title="Laravel 8" url="https://laravel.com/docs/8.x/releases?ref=fikrinhayati" >}} + {{< a_blank title="VueJS3" url="https://vuejs.org/?ref=fikrinhayati" >}} frameworklerini kullanıyoruz. Backend ve Frontend yapılarını birbirinden ayırdık.Yeni sürümde çoklu dil desteği sunuyoruz. Backend API tabanlı geliştirildiği için mobil uygulamalarımızı hazırlarken bize büyük kolaylık sağlayacağını düşünüyoruz.Kitapi kodlarken: Aslında bir video röportaj sırasında kodluyormuş gibi yaparken.Kitapi'yi geliştirirken ve tasarlarken karşılaştığınız zorluklar neler oldu ve bu zorlukları nasıl aştınız? İlk sürümde fazla bir problemle karşılaşmadık. Hem yeni bir framework öğrenmenin verdiği heves, hem de o zaman diğer işlerimizin çok yoğun olmaması hızlıca geliştirip yayına çıkmamızı sağladı. Kütüphanecilik pek bilmediğimiz bir alan olduğu için profesyonel kütüphaneci tanıdıklarımızdan bilgi aldık. {{< a_blank title="Dewey" url="https://tr.wikipedia.org/wiki/Dewey_Onlu_S%C4%B1n%C4%B1flama_Sistemi?ref=fikrinhayati" >}} kategori sistemini öğrendik. Bunu projemize uyguladık. Fakat "Kitapi profesyonel bir kütüphane yazılımıdır" diye bir iddiamız hiç olmadı. Çünkü profesyonel kütüphane yazılımları sadece kütüphanecilere yönelik hazırlanıyordu. Biz herkesin kullanabileceği ve çok temel fonksiyonları yerine getirebilecek bir yazılım hazırlamak istedik. Kitaplar kaydedilsin, üyeler kaydedilsin, kim hangi kitabı almış, bu takip edilebilsin. Asıl üç temel fonksiyon bunlar idi bizim için. Tabi bunun dışında pek çok özellik daha ekledik. Bazı ufak tefek özellikler kullanıcıların talepleri doğrultusunda geldi. Mesela okullarda teslim edilmeyen kitaplar büyük sorun oluyordu. Bunların kimlerin elinde olduğu, bu öğrencilerin hangi sınıflarda olduğu gibi bir liste gerekiyordu. Biz normalde üye bilgisi tutuyorduk ama bunun yanısıra sınıf ve numara bilgisi de tutmaya başladık. Sınıfları her sene bir artırabilecek bir buton koyduk, vs. Tabi bu fonksiyonlar okul dışındaki üyeler için anlamsız oluyordu ama Kitapi'yi kullanan kitlenin büyük bir çoğunluğu okullar olduğu için bunları Kitapi'ye katmak bizim için değerliydi. Karşılaştığımız bir diğer zorluk da bazı öğretmenlerin her sene, eski verileri silmek istemesi. Bunlar bizim için önemli verilerdi. Bu veriler Milli Eğitim Bakanlığında bile yok :) Biz Korona öncesi son iki yılda Kitapi Karnesi diye bir rapor verdik her üyeye. O raporda öğrenci olan üyeler kendi kitap okuma istatistiklerini görebildiği gibi, şubesinde, sınıfında, okulunda, ilçesinde ve ilinde ortalamanın neresinde olduğunu da görebiliyordu. Öğretmenler bu karneleri çıktı alıp öğrencilerine verebiliyordu. O nedenle bu bilgilerin kaybolmaması için öğretmenlere -daha doğrusu kütüphane sorumlularına- eski verileri silmemeleri gerektiğini anlatmaya çalışıyorduk.2016 Eğitim Teknolojileri Zirvesi, AnkaraKitapi'yi büyütmek için ne tür pazarlama stratejileri uyguladınız? Uyguladığınız pazarlama stratejilerinden ne tür sonuçlar elde ettiniz? Aslında bu konuda pek bir çaba harcamadık. Çünkü şirket değildik, bir sermayemiz, bütçemiz yoktu. Kulaktan kulağa, öğretmenden öğretmene duyularak Kitapi kitlesi büyüdü. Buna ek olarak kendi kişisel bloglarımızda reklamlarımızı yaptık. İlk başlarda Facebook'a da reklam verdiğimizi hatırlıyorum. Bunun dışında bir çabamız olmadı. Çünkü çok büyük bir kitleyi Kitapi'yi kullandırmaya kalktığımızda sunucu kaynakları yeterli gelmiyor bizim cebimizden çıkan maaliyet artıyordu. Ayrıca zaman zaman çeşitli davetler geliyordu. Buralarda Kitapi'yi tanıtarak kitlemizi büyütmeye çalışıyorduk. Örneğin 2016'da Ankarada Eğitim Teknolojileri Zirvesi'ne katıldık. Yine 2016'da Bilişim Yıldızları'nın düzenlediği yarışmada Girişimci / Sosyal Sorumluluk kategorisinde 1’inci olup ödül aldık. Daha sonra Marmara Üniversitesi'nde düzenlenen kütüphanecilikle ilgili bir etkinlikte yine Kitapi'yi tanıtma fırsatı bulduk.Bilişim Yıldızları 2016Kitapi'nin masrafları nelerdir? Hâlihazırda yayında olan Kitapi'nin sunucu masrafı dışında düzenli bir masrafı yok. Korona nedeniyle okullar ve okul kütüphaneleri de eski randımanıyla faaliyet göstermedikleri için iki yıldır Kitapi'de fazla bir hareketlilik de yoktu. Bu sene okullar açıldığı için eski hareketli günlerimize -en azından %50'sine- döndük. Marka tescili, yıllık domain kaydı vs gibi çok tutmayan ya da bir seferlik masraflar da var elbet. Domain deyip geçmeyelim; henüz altından kalkamadığımız, ilerde olabilecek bir masraf daha var: kitapi.com. Bu domain biz projeye başladığımızda başkası tarafından kullanılıyordu. İçinde bir şey yoktu ama biri satın almıştı. Şimdi bir iki yıldır satışta ve 4.300 $ gibi bir fiyatı var. Bunu alacak durumda olduğumuzda almayı düşünebiliriz. Mevcut masrafları kendi şirketimiz diğer projelerden elde ettiği gelirlerle karşılıyor. Kitapi'den elde ettiğimiz gelirler de yardımcı oluyor. Ekibi anlatırken iş tanımlarını yapmıştık. Burada ne Sefa Bey, ne de biz herhangi bir ödeme, kendi kurduğumuz şirketten maaş vs almıyoruz. Sefa Bey zaten resmi olarak bizle çalışamıyor memuriyetinden dolayı. O hala %100 gönüllü olarak destek oluyor. Biz de günlük mesaimizin dışında haftanın hemen her günü en az iki-üç saat de olsa projenin yeni sürümünü kodluyoruz. Kurduğumuz şirket de fedakârlık yapıyor. Vergilerini ödüyor, diğer işlerinden gelen kaynaklarla Kitapi'yi finanse ediyor. Kitapi'nin gelir kaynakları nelerdir? Kitapi'de bir online mağazamız var. Buradan üyeler kitaplara yapıştırmak üzere etiket kağıdı sipariş verebiliyor ya da Kitapi'deki reklamları bir aylığına, üç aylığına ya da bir yıllığına kaldırmak için ücret ödeyebiliyorlar. Son iki-üç yıldır hiç olmadı ama sponsorluk karşılığı da kaynak elde edebiliyoruz zaman zaman. Kitapi'deki mevcut reklam alanlarından ise çok cüzi bir gelir geliyor. Kitapi aracılığı ile gelecekte hayata geçireceğiniz fikirleriniz için neler öğrendiniz? Edindiğiniz tecrübeler neler oldu? İki önemli tecrübe var.Hiçbir hizmeti tamamen ücretsiz vermemek lazım :) Bunu sadece kaybettiğimiz maddi imkân potansiyeli olarak söylemiyorum, bazı insanlar ücretsiz olan bir şeyin kıymetini bilemiyorlar maalesef. Genelde Kitapi için hep teşekkür aldık ama bulup da bunayanlar da arada çıkabiliyor. Öte yandan bir hizmeti sürdürülebilir hale getirmek istiyorsak az da olsa bir ücret talep etmeliydik. Bu konuda çok ikaz aldık. Yine de bir şekilde ödeme almanın yolunu açtık mağaza ile.İlk günden globale oynamak lazım. Yani en azından çoklu dil desteği sunup girişimi yurt dışına açmak lazım. Yurt dışında projeleri desteklemek için can atan kitleler var. Ülkemizde de bu kültür gelişiyor. Biz şimdi global sürümü yazmak için uzun bir süredir uğraşıyoruz. Daha bir de kitleye ulaşmak için ter dökeceğiz.Şu an ki deneyim ve birikiminiz ile Kitapi'yi kurduğunuz ilk güne dönseydiniz neleri daha iyi yapardınız ve neleri yapmazdınız? İlk güne dönebilseydik, tabi ki birinci olarak Kitapi'yi az da olsa bir ücretle sunardık. İkincisi, Kitapi iki ayak üzerinde ilerleyecekti aslında. Son kullanıcı (yani üyeler) ve kütüphane sorumluları. Biz sadece kütüphane sorumluları perspektifinden süreci götürebildik. Üyeler Kitapi'ye girince bir sosyal platforma girmiş gibi olacaklardı. Diğer üyeleri takip edip, onların okuduğu kitaplara yorum yazabileceklerdi. Kendi mesajlarını paylaşabileceklerdi. Bu hamlemizi aslında yaptık. Fakat Türk mevzuatına takıldık. Kitapi'de şimdiki Twitter -ya da eskilerin FriendFeed'i- gibi bir bölüm vardı. Bu bölümü iptal etmek zorunda kaldık. Çünkü okulda sosyal medya kullanımı problem oluşturuyordu. Birazda bundan, üyelerin olduğu kısmın üstüne gidemedik. Bunu nasıl düzeltebilirdik?; "okul" kavramını çok ortaya atmasaydık belki olabilirdi. Bir kütüphane yazılımından çok bir sosyal platform olarak çıksaydık gerisi kullanıcıların insiyatifine kalmış olacaktı. Bunu yapamadık ama blog özelliği sunduk. Bunu mesela daha da geliştirebilirdik, insanlara bloglarını farklı temalarla zenginleştirebilmesini sağlayabilirdik. Bu yönlerimizi çok zayıf bıraktık.Kitapi KarnesiKitapi Karnesi İstatistiğiKitapi'yi kurarken sahip olduğunuz deneyim ve tecrübenin yeterli olduğunu düşünüyor muydunuz? Yazılım anlamında evet, yeterliydi. Ancak ilk günden "ticari bir girişim" olabilecek projeyi biz yıllarca bu potansiyelden mahrum olarak ilerlettik. Bu konuda tecrübemiz yeterli olmaktan öte hiç yoktu.Sefa Öğretmen kütüphanesini Kitapi'ye kaydediyor.Kişilik özelliklerinizin Kitapi'yi hayata geçirmeye olan etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Ortağım Sefa Bey, aktif bir öğretmendir. Daha evvel Van'ın bir köyünde ilk vazifesini yaparken de rahat durmaz, orada yapabileceği ne varsa yapardı. Yolu teknolojiyle kesiştiğinde de ben yardımcı olurdum. Onu tetikleyen unsur aktif bir öğretmen olmasıydı. Beni tetikleyen şey de okullarımızın ve kütüphanelerimizin bilgisayar ve internet alt yapısına sahipken bunları etkin kullanamaması oldu. Bizim okullarımız profesyonel sayılabilecek bir hizmete sırf pahalı diye ulaşamıyordu. Biz bunu yapıp sunabilecek potansiyele sahiptik ve neden olmasın deyip yaptık. Yani aracımızla uzak bir yere gidiyorduk, neden aynı yere giden başka birini de ücretsiz olarak götürmeyelim gibi bir hissiyat. Yeni başlayan girişimcilere tavsiye edebileceğiniz öğrenme kaynakları nelerdir? Biz henüz ticari açıdan başarılı bir girişimci değiliz. Ama yine de edindiğimiz tecrübelerden bir kaçını söylemek istiyorum. Birincisi girişimci arkadaşlarımız "sermaye" kavramını iyice öğrenmeliler. Az olsun çok olsun farketmez. Resmi bir şirket olsun olmasın farketmez. Ortaya 1.000 TL de olsa bir sermaye koyup işlerini bununla yürütmeye ve bir dönemin sonunda bu sermayenin yerinde durup durmadığına bakarak ilerleyişlerini takip etmeye çalışsınlar. Sermayeleri olur da bitmeye yüz tutunca vazgeçmeyip üzerine ekleyip yola bir süre daha devam etsinler. Bir kaç arkadaş beraber girişiyorlarsa hepsi bu sermayeye ortak olup bütün masraflar burdan harcansınlar. İkinci tavsiyemiz; eğer yazılım üzerine bir girişim yapıyorlarsa sadece ana fonksiyonlara odaklanıp bir an önce yayına almaya baksınlar. Biz Kitapi'de bunu yaptık ve memnunuz. Fakat bir şekilde içinde olduğumuz başka başka girişimlerde sırf bütün modüller mükemmel olsun, en ufak ayrıntı t=0 anında bile devrede olsun gibi zorlayıcı unsurlarla boğuşmaktan, detaycılıktan o projelerin hayata geçemediğine de üzülerek şahit olduk. Bundan çok daha fazla tecrübeyi yaşamışlardan bizzat öğrenebilirsiniz. Mesela Fırat Demirel'in Geleceği Görenler kitabı çok güzel örnekler içeriyor. Tavsiye ederim. Son olarak bu yazıyı okuyanlara vereceğiniz beş tavsiyeniz neler olurdu? Biz tavsiye verecek kıymette kişiler değiliz. Her soruya cevap vermek lazım olduğundan yukarıdaki cevapları vermiş bulunduk :) Hülasa gayret etmeliyiz, çok çalışmalıyız ama gerisi nasip işi. Olmayınca çok üzülmemeliyiz. Bize bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederiz. Sayenizde kendimiz için de geleceğe bir mesaj bırakmış olduk. Sevgiler.Herhangi bir sorunuz, geri bildiriminiz veya bir sonraki röportajın kiminle olmasını istediğinizi belirtmek için lütfen Twitter'dan bizimle paylaşmaktan çekinmeyin: @fikrinhayati

Koin Uygulaması

Koin Uygulaması

Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Kimsiniz, ne yapıyorsunuz? Merhaba ben Göksel. Yazılım geliştiriciyim ve 5 senedir iOS platformunda geliştirme yapıyorum. Çalıştığım şirketi ilk 1 sene ikna etmek zor olsa da çıktığı günden beri Swift yazıyorum. Yazılım mimarisi ve temiz kod konusunda yazmayı severim. Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunuyum. Ankara’da Mobil Atölye ve İstanbul’da Monitise’da (eski Pozitron'da) çalıştıktan sonra 6 ay önce evlenerek Dublin’e taşındım ve Verizon’da çalışmaya başladım. Fikrinizden bahsedebilir misiniz? Bizim fikrimiz basit bir döviz kuru çevirici. İsmi Koin, hemen şu an App Store’dan indirebilirsiniz. İnanılmaz yenilikçiyiz gibi bir iddiamız kesinlikle yok. Mütevazi ve ufak ama bir o kadar da güzel gözüken ve kullanışlı bir uygulama yapmaktı amacımız. Bunu da başardığımızı düşünüyorum. Kısaca; Koin ile çok kullandığınız döviz kurları arasında hızlıca çeviri yapabiliyorsunuz. Kur değerleri saatlik olarak güncelleniyor ve cihazınızda saklanıyor. Bu sayede yurtdışında internet paketinizin olmadığı bir ortamda bile saklanmış en güncel değerlere göre döviz çevirisi yapabiliyorsunuz. Hedef kitlemiz de çok seyahat ve alışveriş eden, farklı kurlarla ile uğraşan insanlar tabi ki. Kendi sosyal ağlarımızda paylaşmak dışında bir marketing aktivitemiz olmadı. Aşağı yukarı 2 sene içerisinde 6300 indirilme aldık. Henüz 5 yıldız dışında bir değerlendirme aldığımız olmadı markette. (Hayır, hepsi tanıdık değil.) Fikri kaç kişi ile birlikte geliştirdiniz ve kimler hangi pozisyonda yer aldı? Tasarımı Ebru, geliştirmeyi ben yaptım. Ebru benim ilkokul arkadaşım. Lise ve üniversiteyi aynı yerlerde okuyamasak da son 6 aya kadar aynı şirketlerde çalışıyorduk. Şu anda da eski şirketim olan Monitise'da tasarımcı olarak çalışmaya devam ediyor. Fikrin planını nasıl yaptınız, bitiş tarihlerini belirlerken nelere dikkat ettiniz? Bitiş tarihleri nelerdi? Bir akşam Ebru ile yemek yerken ufak uygulamalar geliştirip milyoner olmak istediğimi söyledim. Ona da mantıklı gelince… Milyoner kısmı hariç gerçekten bu şekilde oldu. O anda aklımda önceden bir kaç sayfasını çizdiğim bir döviz çevirici vardı. Başlangıç için güzel olacağını düşündük ve başladık. Hatırladığım kadarıyla 3-4 ay sürede bitirebileceğimizi öngörmüştük ama herhangi bir bitiş tarihi belirlemedik. Ürün geliştirme yaşayan bir süreç olduğu için daha kısa vadeli hedefler koymayı tercih ettik. Fikrinizde görev takibi ve görev paylaşımı için hangi servisleri veya araçları kullandınız? Tüm projeyi Trello, Dropbox ve Telegram üzerinden yürüttük diyebilirim. Fikrin tasarım/geliştirme sürecinde hangi araçları/kütüphaneleri kullandınız ve nasıl bir süreç izlediniz? Döviz kurları için currencylayer. Tasarım için Sketch. Geliştirme içinse tabi ki Xcode ve Swift. Kullandığım kütüphaneler:Alamofire SwiftyJSON DateTools FLKAutoLayout GKValidator iRate pop PromiseKit RealmDışardan kullandığım kütüphaneler konusunda biraz hassasım. Birşeyi kendim yazmak bana çok zaman kaybettirmeyecekse genellikle kendim yazmayı tercih ediyorum. Her kütüphane kendi kısıtları ile beraber geliyor ve genellikle sadece ufak bir kısmı kullanılıyor. Xcode ve Swift versiyon değişikliklerinde kütüphanenin güncellenmeme ihtimali de tam bir kabus. Bu nedenle “gerçekten” ihtiyacım olduğuna inanmam gerekiyor eklemeden önce. Paylaştığım liste uzun gibi gözükse de hepsi bu değerlendirmeden geçmiş kütüphaneler. Fikri geliştirirken ve tasarlarken karşılaştığınız en büyük zorluk ne oldu? Tam zamanlı bir işte çalışıyorsanız akşam eve gelip uzanmak, Dota oynamak, film seyretmek çok tatlı geliyor. En çok zorlandığımız nokta bu fiziksel yorgunluğa rağmen motivasyon bulabilmek olmuştur herhalde. Yaptığınız üründen keyif almıyorsanız bu çok mümkün değil bence. Bir de ben tasarım konusunda biraz hassas bir adamım. Ebru’ya biraz bela olmuş olabilirim bu süreçte. :) Karşınızdaki ile doğru iletişim kurabildikten sonra zor beğenmek bence bir artı bir haline geliyor. Ebru övgüyü seven ama aynı zamanda geri bildirimi de güzel göğüsleyen bir tasarımcı. Bu nedenle sonunda hep ikimizin de içine sinen tasarıma ulaşabildik. Bu fikir aracılığı ile gelecekte hayata geçireceğiniz fikirleriniz için neler öğrendiniz? Edindiğiniz tecrübeler neler oldu? Uygulamayı markete göndermeden önce bir “analytics” ürünü entegre etmediğim için baya pişmanım. Bu çok önemli ama beni çok sıkan ve yapmak istemediğim birşeydi zamanında. Yeterli populariteniz ve “marketing” ağınız yoksa ağzınızla kuş da tutsanız parayla uygulama satamıyorsunuz. Bu tarz ufak uygulamalarda en fazla reklam veya “in-app purchase” gidebileceğini öğrendim. Bu tarz projeler geliştirmek ve yer almak isteyen kişiler için neler tavsiye edersiniz? Şu ana kadar markete herhangi bir uygulama koymadıysanız bu iş gözünüzde büyümesin. Çok ufak da olsa sizi heyecanlandıran bir fikriniz varsa hayata geçirin. En fazla 6 ay sonra markette bir uygulamanız olur ve en azından tecrübe edinmiş olursunuz. Kimse beğenmezse CV’nize yazarsınız. “Bizde tasarımcı arkadaş yok ama” diyorsanız da pintilik yapmayın, freelance çalışan biriyle anlaşın. Düşündüğünüz kadar büyük paralar ödemezsiniz. Fikrinizin sürecini adım adım özetleyebilir misiniz? (Bonus Soru)Örnekleme (Prototyping): Bu kısım çok önemli. Ürünün kullanılabilirliğini test etmek için sadece bir kağıda ihtiyacınız var. Telefon büyüklüğünde birkaç kağıda aklınızdakini çizin ve test edin. Mesela: Travellr Paper Prototype Tasarım <-> Geri Bildirim Geliştirme <-> Kullanıcı Testi (Tasarım Güncelleme) Market!Herhangi bir sorunuz, geri bildiriminiz veya bir sonraki röportajın kiminle olmasını istediğinizi belirtmek için lütfen Twitter'dan bizimle paylaşmaktan çekinmeyin: @fikrinhayati

Wordgraphy Uygulaması

Wordgraphy Uygulaması

Bize kendinden bahsedebilir misin? Kimsin, ne yapıyorsun? Oyun tasarımcısıyım. Akıllı telefonlar için oyun geliştiriyorum. Uzun vadede pc ve konsollara da oyun geliştirmeyi planlıyorum. Fikrinizden bahsedebilir misiniz? Wordgraphy, harf grupları kuralıyla oyuncunun hamle seçeneklerini kısıtlayarak oyuncuyu alternatif kelimeler düşünmeye teşvik eden bir kelime oyunu. Fikri kaç kişi ile birlikte geliştirdiniz ve kimler hangi pozisyonda yer aldı? Tek başıma çalıştığımdan, müzikler hariç geri kalanı benim tarafımdan geliştirildi. Oyunun müzikleri de Haim Mazar'ın eseri. Fikrin planını nasıl yaptınız, bitiş tarihlerini belirlerken nelere dikkat ettiniz? Bitiş tarihleri nelerdi? Daha önce yaptığım iki kelime oyunundan sonra uzun süredir aklımda olan bir fikirdi. O yüzden mayıs ayında oyunu yapmaya başladığımda sıfır noktasından başladığımı söylemek yanlış olur, ne yapılması gerektiği belliydi geriye sadece yapmak kalmıştı, bu da 3 ay sürdü. Fikrinizde görev takibi ve görev paylaşımı için hangi servisleri veya araçları kullandınız? Evernote ve 2do elim kolum diyebilirim. Fikrin tasarım sürecinde hangi araçları/kütüphaneleri kullandınız ve nasıl bir süreç izlediniz? Kağıt kalemle başlayan süreç, Sketch uygulaması ile devam etti. Geliştirilme süreci boyunca ilk planlanandan daha farklı noktalara gittiğini söyleyebilirim tasarımın. Test ederken teoride güzel duran fikirlerin, pratikte pek işlevsel olmadıklarını görebiliyorsunuz. Buna göre de tasarımınızı zaman içinde geliştiriyorsunuz/değiştiriyorsunuz. Fikrin geliştirme sürecinde hangi araçları/kütüphaneleri kullandınız ve nasıl bir süreç izlediniz? Wordgraphy Gamesalad ile geliştirildi. Proje başlangıcında Gamemaker mı kullansam kararsızlığı yaşasam da, aynı kaliteyi ortaya koyarken bana kazandıracağı zaman sebebiyle Gamesalad'ı seçtim bu oyun için. Şimdilik sonuçtan memnunum. Fikri geliştirirken ve tasarlarken karşılaştığınız en büyük zorluk ne oldu? 225 bölümün zorluk ayarlamaları. Bu fikir aracılığı ile gelecekte hayata geçireceğiniz fikirleriniz için neler öğrendiniz? Edindiğiniz tecrübeler neler oldu? Kısa bir zaman aralığı içinde tek başına 225 bölümlük bir oyun yapmak pek iyi bir fikir değil gibi. Bölümler rasgele de oluşturulabilirdi ama oyunun zorluğunun kontrolümde olmasını istediğimden tek tek ilgilenmem gerekti bölümlerle. Bu tarz projeler geliştirmek ve yer almak isteyen kişiler için neler tavsiye edersiniz? Daima aklınıza gelen fikirleri hayata geçirmeye çalışın. Tecrübe edinin. Fikrinizin sürecini adım adım özetleyebilir misiniz? Eylül 2016 - Oyunla ilgili ilk notların alınmaya başlandığı tarih. Mayıs 2017- Oyunu hayata geçirmeye karar verip, işe koyulmam. 10 Ağustos 2017 - Wordgraphy Appstore'da yayın hayatına başladı. Uygulamayı App Store'dan indirebilirsiniz.Herhangi bir sorunuz, geri bildiriminiz veya bir sonraki röportajın kiminle olmasını istediğinizi belirtmek için lütfen Twitter'dan bizimle paylaşmaktan çekinmeyin: @fikrinhayati

What Happened Today in History Uygulaması

What Happened Today in History Uygulaması

Bize kendinden bahsedebilir misin? Kimsin, ne yapıyorsun? Yusuf Demirci. Beykent Üniversitesi yazılım mühendisliği 4. sınıf öğrencisiyim. 1 yıl Akbank bünyesinde özel bir firmada Android yazdım. Son 1 yıldır ise iGones Labs'de iOS geliştirmesi yapıyorum. Fikrinizden bahsedebilir misiniz? Projemin adı kısaca What, uzunca What Happened Today in History. Belirli bir günde tarihte olan olayları gösteren bir uygulama. Aynı zamanda hikayeler özelliği ile tarihi fotoğraflar da paylaşmaya başladık. Fikri kaç kişi ile birlikte geliştirdiniz ve kimler hangi pozisyonda yer aldı? Fikrimi tek başıma tasarlayıp geliştirdim. Kardeşim içerik girme işini üstlendi. Ben is tasarımını yapıp uygulamada hayata geçiriyorum. Fikrin planını nasıl yaptınız, bitiş tarihlerini belirlerken nelere dikkat ettiniz? Bitiş tarihleri nelerdi? İlk önceliğim uygulamanın çalışabilir en küçük versiyonuyla mağazaya çıkmaktı. Bu yüzden ilk versiyon için olabildiğince sade ve çalışabilir bir ürün düşündüm. İlk tasarladığım ekran giriş ekranıydı. Aynı zamanda bu ekran kullanıcının en çok gezineceği ekrandı.30 Mayıs, Sketch'de ufak bir ana ekran tasarımı yaptım. 15 Haziran, veritabanına olayları girmeye başladım. 22 Haziran, uygulama en basit halinde sadece ana ekranda olayları gösteriyor ve yayınlanmaya hazır. 1 Temmuz, appStore'da yayınladım.Fikrinizde görev takibi ve görev paylaşımı için hangi servisleri veya araçları kullandınız? Tek kişi çalıştığım için görev takibi kolay oldu. Bunun için not uygulamasını kullandım. Mağazaya çıkmadan önce, 1. güncelleme, 2. güncelleme şeklinde yapılacakları gruplandırdım. Fikrin tasarım sürecinde hangi araçları/kütüphaneleri kullandınız ve nasıl bir süreç izlediniz? Tasarım sürecinde Sketch'i kullandım. Fikrin geliştirme sürecinde hangi araçları/kütüphaneleri kullandınız ve nasıl bir süreç izlediniz? iOS tarafında geliştirme için Xcode'u kullandım.SDWebImage: Resim cache'leme kütüphanesi.Fikri geliştirirken ve tasarlarken karşılaştığınız en büyük zorluk ne oldu? Tasarımının daha güzel gözükebilmesi için baya uğraştım. Sanırım bir tasarımcıya ihtiyacım var :) Bu fikir aracılığı ile gelecekte hayata geçireceğiniz fikirleriniz için neler öğrendiniz? Edindiğiniz tecrübeler neler oldu? Bundan sonraki fikirlerimin uygulamaya geçirilebilirliği çok basit olmalı. Yani basit fikirler 1-2 haftalık geliştirme ile mağazaya çıkılabilecek fikirler önceliğim olacak. Bir tasarımcı ve bir backend geliştiricinin olması projeyi çok daha güzel bir şeye dönüştürebilir. Bu tarz projeler geliştirmek ve yer almak isteyen kişiler için neler tavsiye edersiniz? İnsanlar kendilerini geliştirmek istiyorlarsa yapamam dedikleri işten başlamaları gerekiyor. Uygulamaya Product Hunt sayfasında upvote vererek destek olabilir. Aynı zamanda App Store'dan indirebilirsiniz.Herhangi bir sorunuz, geri bildiriminiz veya bir sonraki röportajın kiminle olmasını istediğinizi belirtmek için lütfen Twitter'dan bizimle paylaşmaktan çekinmeyin: @fikrinhayati

Fikrin Hayatı

Fikrin Hayatı

Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Kimsiniz, ne yapıyorsunuz? Merhaba Ben Abdullah Şahin. "Veri bilimi", "indie maker", "bootstrapping", "side hustle" ve "kullanıcı deneyimi" dediğimiz kavramlar üzerine okuyan, araştıran ve ürünler geliştiremeye çalışan birisiyim. Yazılıma nasıl başladınız? Meslek lisesinin bilişim teknolojileri bölümünü okudum. Öyle olunca lise yıllarımda yazılım ile tanıştım. O zamanlar Pascal, Visual Basic ve C# üzerine çalışmalar yapıyordum. Tabii o yıllar internete erişimde çok kolay değildi öyle olunca gerek kitaplar gerekse okulda öğrendiklerim ve çevremde daha iyi bilenler aracılığı ile öğrenme sürecime devam ettim. O yıllar bol bol klon uygulamalar ve kendi problemleri çözerek ilerliyordum. Yazılım öğrenmek isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir? Yazılım dünyası aşçılık gibidir. Bir aşçı yemek yapmadan nasıl daha iyi yemek yapabileceğini deneyimleyemezse sizlerde yazılımı öğrenebilmek ve daha iyi olabilmek için bol bol kod yazmanız ve okumanız gerekmektedir. Yani harekete geçmek ve harekette kalmak bu dünyanın önemli anahtarlarındandır. Fikrinizden ve nasıl ortaya çıktığından bahsedebilir misiniz? Fikrin Hayatı, 2017 yılında üniversite arkadaşlarım ile Üniversite Otomasyonu adlı mobil uygulama geliştirirken, diğer geliştiricilerin kullandıkları hizmetleri ve nasıl bir süreç izlediklerini merak etmemden ortaya çıkmış bir projedir. Projede ki amacım, yazılım hizmeti geliştirmek isteyen, startup kurmak isteyen girişimcilere ve yazılımcılara yol gösterebilmek ve câmiada bulunan değerli proje sahipleri ile ropörtajlar gerçekleştirip onların tecrübe ve deneyimlerini diğer girişimcilere aktarabilmek. Bu konuda bir nebzede olsa katkım olabilirse ne mutlu bana. Fikrin geliştirilme sürecinde hangi araçları/kütüphaneleri kullandınız ve nasıl bir süreç izlediniz? Fikrimi geliştirirken static site generator dediğimiz teknolojilerden yararlandım. Proje tamamen açık kaynak kodlu olduğu için github pages üzerinde barındırmaktayım. İlk başta docsify teknolojisini kullandım. Fakat içeriği okuyucuya en iyi şekilde sunmam için çokta güzel bir deneyim sunmuyordu. Yani benim tarafımdan yapılmış yanlış bir seçimdi. Öyle olunca uzun bir süre diğer işlerden de dolayı projeye ara verdim. Daha sonra sektördeki static site generator teknolojilerinin gelişmesi ve çoğalması ile tekrar projeyi ayağa kaldırdım. Şu an gohugo teknolojisini kullanmaktayım. Mail sistemi için Yandex 360'ın ücretsiz bir şekilde sunmuş olduğu mail altyapısını kullanıyorum. Ek olarakta Cloudflare kullanmaktayım. Cloudflare aynı zamanda siteye ne kadar ziyaretçi gelmiş tarzında bazı istatistiksel bilgilerde sunmaktadır. Burada domain hizmeti sağlayıcısında DNS adreslerini Cloudflare tarafına yönlendirmekteyim. Github Pages'in sunmuş olduğu custom domain hizmeti için kullanılan A kayıtlarınıda Cloudflare üzerinden yönlendirmekteyim. Mail için gerekli MX ve diğer kayıtlarıda Cloudflare üzerinde ayarlamaktayım. Sitede kullanmış olduğum kapak resimlerini Figma ile hazırlamaktayım. Tasarımlara buradan(link yakında) ulaşabilirsiniz. Gohugo haricinde birçok statik site üretme teknolojisi varken, Neden Gohugo? Piyasada bulunan birçok statik site üretme teknolojilerini kullandım. Bu teknolojilerin hepsi aynı yapıya sahip olmak beraber sadece sundukları bazı avantajlar mevcut. Burada gohugo'nun en sevdiğim özelliği herhangi bir ek paket yüklemeden siteyi direk ayağa kaldırabiliyor olmam. Sadece gohugo'yu bilgisayarıma kurmam yetiyor. Daha sonra proeyi hızlı bir şekilde ayağa kaldırabiliyorum. Bu muazzam bir hız ve zamandan tasarruf sağlıyor. Fikrinizin masrafları nelerdir? Projede sadece domain masrafım var. Sitenin barındırılma işlemini github üzerinde yaptığım için herhangi bir hosting ücreti ödememekteyim. Domain içinde 90₺ ödedim. Fikrinizin gelir kaynakları nelerdir? Projenin şu an için herhangi bir gelir kaynağı bulunmamaktadır. İlerleyen süreçte sponsorluk anlaşmaları ve diğer gelir yöntemlerini aktif etmek niyetlerim arasında yer almaktadır. Son olarak bu yazıyı okuyanlara vereceğiniz beş tavsiyeniz neler olurdu?Herhangi bir şey yaparken bu yaptığınızın sizlere beş veya on yıl sonra dönüşü ne olacak bunu en iyi şekilde düşünün. Bir şey yapmadan önce sizden daha tecrübeli ve tecrübesi çok olmasa da insanlarla istişare edin daha sonra içinizde ölçüp, biçip ve tartıp kararınızı verin. Bir süreç hakkında ne kadar çok faydalı bilgiye sahip olursanız süreci o kadar iyi yönetebilirsiniz. Çalışmanız gerektiği zaman çalışmaz ve sorumluluklarınızı yerine getirmezseniz eğer ilerde bunun üç-beş katı daha fazla çalışmanız gerekecektir. Hazır zamanınız varken çalışın. Öğrendiklerinizi her daim paylaşın. Paylaşmak önemlidir.Herhangi bir sorunuz, geri bildiriminiz veya bir sonraki röportajın kiminle olmasını istediğinizi belirtmek için lütfen Twitter'dan bizimle paylaşmaktan çekinmeyin: @fikrinhayati