Showing Posts From

Girisimcilik

Memotris

Memotris

1. Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Kimsiniz, ne yapıyorsunuz? Merhabalar, ben Burak Can. Şu anda Göğüs Cerrahisi asistanı olarak görev yapıyorum. Günlerimin büyük kısmı hastane koridorlarında, serviste hasta takibiyle, pansumanlarla ve tüp-dren takipleriyle geçiyor. Henüz asistanlığımın başlarındayım; yani "çömez" diyebileceğimiz o yoğun öğrenme sürecindeyim. Ama işin ilginç tarafı şu: Önlüğümü çıkardığım an, bilgisayar başına geçip kod yazan tutkulu bir yazılım geliştiriciye dönüşüyorum. Tıp ve yazılım... Birbirine çok uzak görünebilirler ama aslında ikisi de temelde aynı şeyi yapıyor: problem çözme. Ben de bu iki dünyayı birleştirmeye, tıbbi eğitim sorunlarına teknolojik çözümler üretmeye çalışıyorum. 2. Memotris'ten ve nasıl ortaya çıktığından bahsedebilir misiniz? Memotris, öğrenmeyi daha kalıcı ve verimli hale getirmek için geliştirdiğim, "Aralıklı Tekrar" (Spaced Repetition) yöntemini temel alan akıllı bir çalışma platformu. Ama aslında hikaye bundan çok daha kişisel bir yerden başlıyor. TUS'a hazırlanırken fark ettim ki asıl sorun öğrenmek değil. Asıl sorun, o öğrendiğin devasa bilgi yığınını aylarca hafızanda taze tutabilmek. Sayısız ders notu, binlerce konu... Hepsini bir kez öğreniyorsun ama sınav gününe kadar hatırlamak başka bir mesele. Piyasada Anki gibi global devler vardı tabii. Ama o uygulamayı her açtığımda içimden bir ses "Bu mu yani?" diyordu. Arayüzü 90'lardan kalma gibiydi, kullanımı karmaşıktı ve en önemlisi bizim sınav kültürümüze, çalışma dinamiklerimize hiç hitap etmiyordu. Bir gece nöbetten sonra düşündüm: "Neden hem bilimsel metodu kullanan, hem de modern ve bizim ihtiyaçlarımızı anlayan bir platform yok?" İşte Memotris'in ilk satırları o gece yazıldı. 3. Memotris kaç kişilik bir ekipten oluşuyor ve görev dağılımı nasıl? Açıkçası Memotris şu an "tek kişilik bir ordu" tarafından yürütülüyor. Fikir aşamasından tasarıma, veritabanı mimarisinden arayüz kodlamasına, SEO çalışmalarından kullanıcı desteğine kadar her şeyi "Solo Founder" olarak ben yönetiyorum. Bu durum bazen yorucu oluyor, yalan yok. Ama bir avantajı da var: Hedef kitlem bizzat benim. Bir doktor olarak, neyin gerçekten işe yarayıp neyin gereksiz olduğuna çok hızlı karar verebiliyorum. Kullanıcıların yaşadığı hayal kırıklıklarını birebir yaşadım çünkü. 4. Memotris ilk kullanıcısını nasıl elde etti? Henüz yolun başındayız, bu yüzden "müşteri" demek yerine "kullanıcı" demeyi tercih ediyorum — çünkü platform şu an temel özellikleriyle tamamen ücretsiz. İlk kullanıcılarım, nöbet aralarında projeyi gösterdiğim yakın doktor arkadaşlarım ve çalışma grubum oldu. Onların geri bildirimleriyle ürünü şekillendirdim: "Şu buton daha büyük olsun", "Burası kafamı karıştırıyor", "Bu özellik harika ama şöyle olsa daha iyi"... Her biri altın değerinde bilgiydi. Daha sonra profesyonel bir SEO optimizasyonu aldık ve internette görünürlüğümüz arttı. Şu an hiçbir reklam harcaması yapmadan, tamamen organik olarak ve kulaktan kulağa yayılarak 100'den fazla aktif kullanıcıya ulaştık. İnsanların fayda gördüğü bir şeyi birbirine tavsiye etmesi, bizim için en değerli büyüme motoru. 5. Memotris'in geliştirilme sürecinde hangi araçları/teknolojileri kullandınız? Modern ve kullanıcı dostu bir deneyim sunmak en başından önceliğimdi. Bunu başarmak için güncel ve güçlü bir teknoloji yığını tercih ettim: Teknik AltyapıFrontend: Next.js 15 ve React 19 kullanıyorum. Bu, hem hızlı bir kullanıcı deneyimi hem de SEO dostu bir yapı sağlıyor. Backend: Convex — sunucu yönetimini sıfıra indiren, real-time senkronizasyon sunan harika bir platform. Veritabanı, API ve cron job'lar hep bir arada. Kimlik Doğrulama: Clerk ile güvenli ve rol tabanlı erişim kontrolü (RBAC). PWA (Progressive Web App): Uygulama mağazasına gerek kalmadan, tarayıcıdan yüklenebilen, offline çalışabilen bir deneyim. Hastanede internet kesilse bile çalışmaya devam edebilirsiniz.Özellikler Sadece kart çevirmek yetmezdi; kullanıcıyı motive etmek gerekiyordu:SM-2 Algoritması: Kartları "tam unutulacakken" tekrar gösteriyor. Bu, çalışma süresini yarı yarıya azaltırken kalıcılığı 3 kata kadar artırıyor. Oyunlaştırma (Gamification): XP puanları, çalışma serileri (streak), rozetler ve liderlik tabloları ile tatlı bir rekabet ortamı yarattık. Akıllı Bildirim Sistemi: Sistem, kullanıcının unutmaya başladığı anı hesaplayıp "Hey, bu kartlara bakman lazım" diye dürtüyor. Ama spam yapmadan — 4 saatlik "yorgunluk koruması" var. Topluluk Özellikleri: Desteler herkese açık paylaşılabiliyor, oylanabiliyor, yorumlanabiliyor. "Doğrulanmış İçerik Üreticisi" sistemiyle kaliteli içerikler öne çıkarılıyor.KolaylıkImport/Export: Excel, JSON formatlarında kolayca veri aktarımı. Kimse verisini içeri sokarken veya dışarı alırken zorlanmasın. Tek Tıkla Paylaşım: Hazırlanan destelerin anında başkalarıyla paylaşılabilmesi, topluluk hissini çok güçlendirdi.6. Memotris'i geliştirirken karşılaştığınız zorluklar neler oldu? Memotris'in kodlarına Mayıs 2025'te başladım. O dönem Hakkari'de sınırda zorunlu görevdeydim, ardından Karaman'da Acil Servis'te çalıştım. Son dönemdir de Göğüs Cerrahisi asistanıyım. En büyük zorluğum teknik değildi açıkçası — zihinseldi. "Context Switching" yani bağlam değiştirme denen şey. Düşünün: Bir an serviste hastanın drenini kontrol ediyorsunuz, belki bir acil durum yönetiyorsunuz, fiziksel ve mental olarak tükeniyorsunuz. Sonra 15-20 dakika boşluk bulup bilgisayarı açtığınızda, o "doktor" modundan çıkıp "yazılımcı" moduna geçmek, nerede kaldığını hatırlamak, koda odaklanmak... İnanılmaz zor bir süreç. Bu dikkat dağınıklığını aşmak için kendi metodumu geliştirdim: Projeyi çok küçük parçalara bölüyorum ve her boşlukta sadece tek bir ufak göreve odaklanıyorum. Bir butonu düzelt, bir fonksiyon yaz, bir bug fix yap. Böylece yarım saat içinde bile somut bir ilerleme kaydedebiliyorum. Ayrıca AI destekli kod editörleri (Cursor gibi) bu süreçte hayat kurtarıcı oldu. Sanki yanımda deneyimli bir yazılımcı oturuyor ve "Nerede kalmıştık?" soruma anında cevap veriyor. 7. Memotris'i büyütmek için ne tür pazarlama stratejileri uyguladınız? Şu an için "Önce değer üret, büyüme arkadan gelir" mantığıyla ilerliyorum. SEO (Arama Motoru Optimizasyonu) TUS, ezber teknikleri, spaced repetition gibi konularda arama yapanların karşısına doğru içeriklerle çıkmaya çalışıyoruz. Blog yazıları, rehberler, teknik içerikler üretiyoruz. Kulaktan Kulağa (Word of Mouth) Şu ana kadarki en etkili yöntemimiz bu oldu. Bir asistanın diğerine "Bu uygulama ile çalışmak çok rahat" demesi, binlerce liralık reklamdan daha değerli. Şu anki 100+ kullanıcımızın büyük çoğunluğu bu samimi tavsiyelerle geldi. İçerik Pazarlaması Sosyal medyada (X, TikTok) TUS'a hazırlananlara yönelik içerikler üretmeyi planlıyoruz. Hedefimiz "TUS'a hazırlanan herkesin tanıdığı araç" olmak. 8. Yapay Zekânın Memotris'e ne gibi bir katkısı oldu? Yapay zeka benim gibi tek başına çalışan biri için gerçek bir süper güç. Geliştirme Aşamasında Cursor gibi AI destekli kod editörlerini yoğun şekilde kullanıyorum. Karmaşık bir algoritma yazarken, bir bug'ı çözerken veya yeni bir özellik eklerken sanki yanımda kıdemli bir yazılımcı oturuyor gibi hissediyorum. "Bu kodu nasıl optimize ederim?", "Bu hatanın kaynağı ne olabilir?" gibi sorulara anında kaliteli cevaplar alabiliyorum. Ürün Tarafında (Yakında) Kullanıcılarımıza yakında çok daha fazlasını sunacağız. Planlarımız arasında:AI ile Kart Üretimi: Kullanıcı uzun bir ders notunu veya PDF'i yükleyecek, yapay zeka saniyeler içinde bunu soru-cevap kartlarına dönüştürecek. Bu, kart hazırlama süresini 10 kat kısaltacak bir devrim. Görsel Gizleme (Image Occlusion): Özellikle anatomi ve patoloji için kritik. Bir görsel yükleyip üzerindeki etiketleri gizleyerek kendinizi test edebileceksiniz. Klinik Vaka Simülasyonu: "Hasta X semptomlarıyla geldi → Tanın ne? → Tedavin ne?" şeklinde dallanmalı senaryolar. TUS'un gerçek formatını simüle edecek.9. Memotris'in gelir kaynakları nelerdir? Şu an için Memotris'in temel özellikleri tamamen ücretsiz. Odak noktamız para kazanmak değil; ürünün gerçekten işe yaradığını kanıtlamak ve kullanıcı tabanını büyütmek. İlerleyen dönemde çok kanallı bir gelir modeli planlıyoruz: 1. Freemium Model (B2C) Temel özellikler hep ücretsiz kalacak. Ama sınırsız AI kullanımı, gelişmiş analizler, offline mod gibi premium özellikler için makul bir aylık/yıllık abonelik sistemi gelecek. 2. Kurumsal Lisanslama (B2B) Dershaneler ve üniversiteler için toplu lisans satışı. Kurumlar kendi öğrencilerinin ilerlemesini tek bir panelden takip edebilecek, özel içerikler oluşturabilecek. 3. İçerik Üretici Pazaryeri (Marketplace) "Doğrulanmış İçerik Üreticileri" — yani TUS'ta yüksek puan almış veya alanında uzman kişiler — kendi premium destelerini satabilecek. Memotris de bu satışlardan komisyon alacak. Bu model, hem kaliteli içerik üretimini teşvik ediyor hem de sürdürülebilir bir gelir kaynağı oluşturuyor. 10. Memotris kurarken sahip olduğunuz deneyimin yeterli olduğunu düşünüyor muydunuz? Kesinlikle hayır. Hatta çoğu zaman "Ben ne yapıyorum ya?" diye sorguladığım anlar oldu. Tıp fakültesinde bize kodlama öğretmiyorlar sonuçta. Ama zamanla şunu fark ettim: Girişimcilikte "yeterli bilgiye sahip olmak" diye bir şey yok, "yeterli meraka sahip olmak" var. Proje boyunca bilmediğim onlarca teknolojiyi — PWA, Service Workers, IndexedDB, veritabanı optimizasyonu, push notification sistemleri — ihtiyacım oldukça, deneye yanıla öğrendim. Bir şeyi bilmemek, onu yapmama engel değil; öğrenemeyeceğime inanmak engel. Kervan yolda düzüldü diyebilirim. Ve hâlâ düzülmeye devam ediyor. 11. Yeni başlayan girişimcilere tavsiye edebileceğiniz öğrenme kaynakları nelerdir? Pratik Yapın YouTube'da "baştan sona proje geliştirme" videoları izlemek, teorik bilgiden çok daha değerli. Bir e-ticaret sitesi, bir todo uygulaması, bir blog... Ne olursa olsun, bir şey yapın. Dokümantasyon Okuyun Kullandığınız teknolojinin resmi dokümanları en iyi rehberdir. Next.js docs, Convex docs, React docs... Bunları okumaktan kaçmayın. Yapay Zekâyı Akıllıca Kullanın ChatGPT, Claude, Cursor gibi AI araçlarını sadece kod yazdırmak için kullanmayın. "Bu neden böyle çalışıyor?", "Alternatif yaklaşımlar neler?" gibi sorular sorun. Onları bir öğretmen gibi kullanın. Küçük Başlayın, Hızlı Bırakın (veya Devam Edin) Büyük vizyonlar güzel ama ilk hafta "dünya çapında platform" kurmaya çalışmayın. En küçük çalışan versiyonu (MVP) yapın, kullanıcılara gösterin, geri bildirim alın. Ya doğru yolda olduğunuzu anlarsınız, ya da erken vazgeçip yeni bir şey denersiniz. 12. Memotris olarak gelecek hedefleriniz ve planlarınız nelerdir? Kısa Vade: TUS Pazarında "Vazgeçilmez" Olmak Öncelikli hedefimiz, TUS'a hazırlanan hekimler arasında "Bu olmadan çalışamıyorum" dedirten bir araç olmak. Bunun için AI özelliklerini (Text-to-Cards, Image Occlusion) ve TUS'a özel araçları (Klinik Vaka Simülasyonu) bir an önce yayına almayı hedefliyoruz. Orta Vade: Komşu Pazarlara Genişleme TUS'taki başarımızı "sosyal kanıt" olarak kullanarak — "Doktorlar bile bu sistemi kullanıyor!" — DUS, YDS, YKS, KPSS gibi ezberin ve düzenli tekrarın kritik olduğu tüm sınavlara açılmak istiyoruz. Uzun Vade: Türkiye'nin Öğrenme Platformu Sınavlara hazırlanan herkesin cebinde, onları anlayan ve onlara özel bir çalışma planı sunan akıllı bir asistan. Sadece bir flashcard uygulaması değil; akıllı bir öğrenme ekosistemi.Herhangi bir sorunuz, geri bildiriminiz veya bir sonraki röportajın kiminle olmasını istediğinizi belirtmek için lütfen Twitter'dan bizimle paylaşmaktan çekinmeyin: @fikrinhayati

Producter

Producter

Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Kimsiniz, ne yapıyorsunuz? Samet Özkale: Merhabalar, Producter’dan önce birçok startupa product ve product design alanlarında hizmet vererek çalıştım. İki farklı startup kurdum ve 15’ten fazla ürünün üretim aşamasından stratejilerinin belirlenmesine uçtan uca birçok kanadı deneyimleme şansı elde ettim. Şu anda ise global ürün yönetimi pazarında gördüğümüz boşluk ve değer önerimizin motivasyonuyla her gün Producter’ı bir sonraki aşamaya taşımak için çalışıyorum. Merve Cankız Çoruh: Merhabalar, girişimcilikle yolum ilk kez üniversitenin ilk senesinde kesişti. New York’da bir AR startup’ında staj yapma fırsatı yakaladım ve bir teknoloji girişimi kurma hayalim orada başladı. Mezun olduktan sonra da iki farklı startup’da Product ve Marketing takımlarında rol oynadım. Şu an ise Product-Led Growth’u temele yayarak Producter’ın globalde fark yaratması için hızla ilerliyoruz. Producter'dan ve nasıl ortaya çıktığından bahsedebilir misiniz? Bir SaaS startup fikri bulmak için Ikigai uyguladım ancak hayat siz planlar yaparken size kendi planlarını yaşatıyor olabiliyor. Ikigai'nin çıktısıyla o dönemde çalıştığımız startupta yaşadığımız sorun aynı dikeydeydi. Ve Producter'ı taslak haline getirdikten sonra bu sorunu birlikte yaşadığım şu anki ortağım o zamanki takım arkadaşım Merve'yi davet ettim. Producter'ın yaşadığımız soruna çözüm olacak olması onu daha da heyecanlandırdı. Merve'nin marketing kanadındaki tecrübesini arkasına alan bir ürün insanı oluşu, benim tasarım geçmişine sahip bir ürün insanı olmam, masada büyümeyi kafasına takmış sağlam bir kurucu takım ortaya çıkardı diyebiliriz. Producter kaç kişilik bir ekipten oluşmaktadır ve görev dağılımı nasıldır? Biz şu anda full-time ve part-time karışık olmak üzere 12 kişilik bir takımız. Tüm departmanların iç içe ve istedikleri ölçüde dahil olabilecekleri şeffaf bir yapıda Product, Growth ve Development olacak şekilde üç bacaklı bir ekip yapımız var. Producter ilk müşterisini nasıl elde etti? Sürekli yazılı, görsel veya farklı stratejiye sahip içerik üretiyoruz ve bu içerikleri product management dikeyindeki topluluklara dağıtıyoruz. Bu sayede hedeflenmiş bir pazara içerik ile gittiğimizden daha kaliteli leadler toplama şansı buluyoruz. Producter'ın geliştirilme sürecinde hangi araçları/kütüphaneleri kullandınız ve nasıl bir süreç izlediniz? Biz ön yüzde React, Redux ve Webpack kullanıyoruz. Arka tarafta ise Java, Springboot ve GraphQL var. Producter Google Cloud’da yatan ve App Engine’den beslenen bir tech stacke sahip diyebiliriz kısaca. Producter'ı geliştirirken ve tasarlarken karşılaştığınız zorluklar neler oldu ve bu zorlukları nasıl aştınız? Global sahnede başarı yakalamak tamamıyla takımın kimlerden oluştuğuna bağlı. Bu nedenle dengesiz bir ekonomide çok büyük olmayan bir kaynakla Producter’ın global olan vizyonuna ilk günden inanacak yoldaşlar arıyoruz. Bu bizim en çok zaman ayırdığımız ve birçok görüşme yaptığımız süreçteki en önemli zorluk. Ancak sizinle birlikte inanan insanları gördükçe ve birlikte geliştirdikçe tüm bu zorluklar yerini “iyi ki” lere bırakıyor. Producter'ı büyütmek için ne tür pazarlama stratejileri uyguladınız? Uyguladığınız pazarlama stratejilerinden ne tür sonuçlar elde ettiniz? Blog, Glossary veya Gated contentler üretiyoruz. Side bir listing projemiz Product Hunt’ta günün ürünü oldu. Her ay için bir pazarlama takvimi oluşturuyoruz ve hem bu topluluklarda hem de sosyal medyada bir alan inşa ediyoruz. Bunu düzenli ve sürdürülebilir kılmak içinse bir sürü şey denedik, yanıldık ancak siz ilerlemeye devam ettikçe süreçler sistemler de yerine oturuyor. Producter'ın gelir kaynakları nelerdir? Producter aylık kullanıcı başı fiyatlandırılarak gelir elde bir SaaS aracı. Yazılım ürünü geliştiren şirketlerin süreçleri uçtan uca yönetebilecekleri ve hepsi bir arada olan bir ürün yönetimi platformu olduğundan normalde bir startupın 4-5 farklı araca ücret ödemesi gerekirken Producter bunu tek gider kalemine ve fiyat avantajı sağlayacak şekilde sağlıyor. Ek olarak yakın zamanda Türk şirketlerine özel ilk kampanyamızı duyuruyor olacağız. Producter’ı kurarken sahip olduğunuz deneyim ve tecrübenin yeterli olduğunu düşünüyor muydunuz? Birçok startupla birlikte çalıştık. Bir önceki çalıştığımız şirkette ise beraberdik. Bunun getirdiği birçok avantaj oluyor. Bir çalışma mekanizması geliştirip onu sürdürülebilir kılabiliyorsunuz ya da daha kolay görev paylaşımı yapabiliyorsunuz. Birbirimizin güçlü veya eksik yanlarını biliyor olmak ve eksiklerimizi kapatmak adına paslaşmak çok keyifli. Yeni başlayan girişimcilere tavsiye edebileceğiniz öğrenme kaynakları nelerdir? Medium’da bolca zaman geçirsinler. Bir numaralı sosyal mecraları orası olsun. Birçok farklı dikeyden profesyonel çeşitli konularda içerik üretiyorlar. Onları takip etmek gelişim sürecini özellikle ilk yıllarda oldukça hızlandıracak. Producter olarak gelecek hedefleriniz ve planlarınız nelerdir? 2022 bizim için hedeflerin yılı. İlk hedefimiz yeni Producter’ları takımımıza kazandırmak. Development, Growth ve Marketing alanlarında yeni takım arkadaşları arıyoruz. İkinci hedef kullanıcı hacmimizi global ölçeğe daha da yaymak ve yıl sonunda en az 100 ödeyen müşterimizin olmasını amaçlıyoruz. Global ürün yönetimi pazarında Producter’ın bilinirliğini artıracak Eventler, Ambassadorlar, İçerikler ise takvimde yerini aldı. (Ayrıca TR için özel bir ürün yönetimi konferansı yapabiliriz.) Producter’ın global vizyon ve hedefi ise bugün satış denildiğinde akla gelen bir Salesforce var. Pazarlama dendiğinde akla gelen bir Hubspot var ya da tasarım dediğimizde Figma. Şu anda ürün yönetimi alanında akla gelen bir numara yok. Buradaki dinamikleri iyi biliyoruz ve ürün yönetimi pazarında ilk akla gelen olmak için çalışıyoruz.Herhangi bir sorunuz, geri bildiriminiz veya bir sonraki röportajın kiminle olmasını istediğinizi belirtmek için lütfen Twitter'dan bizimle paylaşmaktan çekinmeyin: @fikrinhayati

Subcap

Subcap

Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Kimsiniz, ne yapıyorsunuz? İsmim Zeynep Elif Özdemir. 1989 Denizli doğumluyum. İş hayatına İstanbul’da farklı kurumsal firmalarda yarı ve tam zamanlı çalışarak başladım. Yedi yıldır eşim İbrahim’le kendi yazılım şirketimizi yönetiyoruz. Önceleri Turkcell, Türk Telekom, Ikea ve TRT Çocuk gibi firmalara yazılım hizmeti veriyorduk. Son üç yıldır tamamen kendi ürünlerimiz üzerine çalışıyoruz. Yazılıma nasıl başladınız? Yazılıma ilgim çok eskiden beri vardı. Hatta ilkokuldayken en büyük hayalim oyun yazmaktı. Üniversitede yazılım derslerim vardı ama yazılıma asıl tam anlamıyla daldığım yer Ratel’dir. Teoride öğrendiğim yazılımı pratiğe dökmem burada oldu. Yazılım öğrenmek isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir? İlk önce İngilizce’yi araştırma yapabilecek seviyede öğrenmelerini tavsiye edebilirim. İngilizce, yazılımda kendinizi iyi bir seviyeye getirmeniz için bence olmazsa olmaz. Yazılımda karşılaştığım hiçbir sorunu Türkçe araştırmadım. Bir diğer önerim de, temelinizi sağlam tutmak. Yazılımın temellerini, nesne yönelimli programlamayı iyi oturtmak gerekiyor. Yazılım kesinlikle ezber işi değil. Ve en önemlisi, yazılımı sevmelisiniz, çünkü burada çok vakit harcayacaksınız. Sevmezseniz çok zor gelecektir. Ama bir şeyleri yerine oturttuğunuzda harcadığınız zaman acayip keyif verecek ve üretmenin hazzını net bir şekilde yaşayacaksınız. Subcap ilk girişiminiz mi? Varsa önceki girişimlerinizden bahsedebilir misiniz? İlk girişimimiz değil, uygulama dünyasına Liker Analyzer ile başladık. Instagram hesabınızda en çok beğeni alan fotoğraflarınızı, kullandığınız etiketleri, paylaşım zamanlarınızı, takiplerinizi ve takipçilerinizi analiz eden ve çıkarımlar yapan bir uygulamaydı. Yaklaşık iki milyon kullanıcıya ulaşmıştık. Oluşturduğumuz değer ise güvendi. Analizler yapılırken hiçbir web servis kullanılmadı, yani tüm işlemler kullanıcının cihazında yapılıyordu; böylelikle kullacının verilerini göremiyorduk, depolamıyorduk, kullanıcı güvenle instagram girişi yapabiliyordu. Fakat yayına çıktıktan yaklaşık 18 ay sonra Facebook’tan uygulamamızı kapatmamız gerektiğine dair mail aldık. Her ne kadar ciddi bir başarıya imza atmış olsak da bu maceramızı sonlandırmak durumunda kaldık. Ondan sonra City Widget adında bir widget ve gezi uygulaması çıkardık. Her gün dünyanın seçilmiş bir şehrinden fotoğrafları telefonunuzun ekranına widget’lar sayesinde gelir. Bu şehri isterseniz gezi planlarınız için listeye alabilir ya da “bu şehire gittim” olarak işaretleyebilirsiniz. Daha sonra 2021 Wallpaper uygulamamız geldi. Bu uygulama ile de kategorizelenmiş bir şekilde telefon ekranınıza duvar kağıdı seçebilirsiniz. Bu iki uygulama da şu an App Store ve Google Play Store’da ve güzel bir kullanıcı kitlesi ile büyümeye devam ediyor. Subcap'ten ve nasıl ortaya çıktığından bahsedebilir misiniz? Liker maceramızı sonlandırdıktan sonra yeni fikir arayışına girdik. O zaman beraber çalıştığımız bir arkadaşımızla beyin fırtınası yaparken sosyal medyadaki eksiklikleri ve etkileşimi arttırmak için neler yapılabileceğini konuşurken bir anda videoların sessiz izlendiğinden ve videoların gerektiği gibi tüketilemediğinden konuştuk. Videolara altyazı eklemenin hem duyma engelliler için hem de birçoğumuz gibi videoları sessiz izleyen/izlemek durumunda kalanlar için çok iyi olacağını konuştuk. Piyasa araştırması ve rakip analizi yaptıktan sonra Subcap’i yapmaya karar verdik. Subcap kaç kişilik bir ekipten oluşmaktadır ve görev dağılımı nasıldır? Subcap şu anda üç kişi. Ben, ürünün tasarımından, rakip incelemelerinden ve App Store ve Google Play’deki uygulama yönetiminden (ASO) sorumluyum. İbrahim (Özdemir), uygulamaların yazılımından ve App Store üzerindeki reklam yönetiminden sorumlu. Berin (Soylu) ise dijital pazarlama üzerine çalışmakta. Subcap'in geliştirilme sürecinde hangi araçları veya kütüphaneleri kullandınız ve nasıl bir süreç izlediniz? Son 3-4 yıldır uygulamalarımızı Flutter ile geliştiriyoruz. Her ne kadar ben Android, İbrahim de Android ve iOS native kodlayabilsek de Flutter bize çok esnek geliyor ve iş gücümüzü düşürüyor. Özellikle Google’ın Flutter’a desteği ve kendi araçlarını da bu platformla geliştirmesi, Flutter’ı seçmemizde ve Flutter’la devam etmemizde önemli bir etken. Biz beta versiyonundan beri Flutter’ı kullanıyoruz ve hatta o zamanda geliştirdiğimiz bir alert kütüphanemiz var, RFlutter alert isminde. Komunite tarafından çok destek görüyor, biz de gelen taleplere göre desteğimizi sürdürüyoruz. Kendi uygulamalarımızda da kütüphanemizi kullanıyoruz. İhtiyaca göre pub.dev üzerinden null safety ve yüksek volumlu kütüphaneleri kullanıyoruz. Subcap'i geliştirirken ve tasarlarken karşılaştığınız zorluklar neler oldu ve bu zorlukları nasıl aştınız? En büyük zorluk küçük bir ekip olmamız. Fikrimiz ve geliştirmek istediklerimiz çoktu, fakat sınırlı kaynakla hızlıca iş çıkarmak oldukça zor. Bunun için ekibe yeni arkadaşlar dahil etmemiz gerekti fakat bu da ciddi bir süreç, efor ve maddi kayıp. Bu sebeple yapmak istediklerimizi küçük parçalara ayırıp planlama yaptık. Sıraya koyup verimli çalışma modelini benimsedik. “Geç kaldık” düşüncesi ile panik olmak yerine, eforumuzu arttırıp biraz da kabullenme yoluna gittik. İbrahim’le beraber hem evlilik hem iş yürütmemiz bu noktada çok işe yaradı, çünkü beraber fazla mesai yapıyoruz ve birbirimizi anlıyoruz :) Subcap'i büyütmek için ne tür pazarlama stratejileri uyguladınız? Uyguladığınız pazarlama stratejilerinden ne tür sonuçlar elde ettiniz? Şu anda Apple Search Ads reklamı veriyoruz ve reklam verimliliklerini çeşitli araçlarla inceliyoruz. Öz sermaye ile girdiğimiz bu işte, parayı verimli kullanmak bizim için çok kıymetli. Bu sebeple “analiz” bizim işimizin en büyük parçası. Mobil uygulama dünyasında verimliliği arttıracak araçlara para vermek zorundasınız, çünkü size getirisi gerçekten çok fazla. Ülke bazlı kampanya çıkıyoruz. Bir de “think global, act local” düşüncesini benimsemek önemli. Lokalizasyon uygulamada çok şey kazandırıyor. Son birkaç aydır Berin ile birlikte influencerlarla kampanya çıkma yoluna gitmeye başladık. Çok başındayız ama müşterilerle birebir temasın etkili olduğunu görüyoruz. Subcap'in masrafları nelerdir? Hemen her yazılım şirketinde olduğu gibi en büyük masrafımız insan gücü. Onun dışında ek bir masrafımız yok. Subcap'in gelir kaynakları nelerdir? Subcap uygulama içi satın alma ile gelir elde ediyor. Yani uygulamayı marketten indirmek ücretsiz ama uygulama içindeki bazı fonksiyonları kullanabilmek için aylık, 3 aylık ya da 6 aylık abonelik almak gerekiyor. Şu an ki deneyim ve birikiminiz ile Subcap'i kurduğunuz ilk güne dönseydiniz neleri daha iyi yapardınız ve neleri yapmazdınız? Bazı detayların üzerinde çok durduk ve bu yüzden markete çıkmakta biraz geç kaldık. Maalesef MVP mantığı oturtmakta zor olan bir kavram. Bunu anlamakta geç kaldık. Şimdiki aklımız olsa çok daha erken piyasaya çıkıp, mükemmeliyetçilik yapmazdık. Subcap'i kurarken sahip olduğunuz deneyim ve tecrübenin yeterli olduğunu düşünüyor muydunuz? Subcap’i kurduğumuzda yedi yıldır mobil uygulama pazarındaydık. Ama en önemlisi mobil uygulama bizim hayatımız olmuştu. Store’da çok vakit geçiriyorduk. Müşteri işini bırakıp ürünleşmeye gideli üç yıl olmuştu. O yüzden kendimizi hazır ve motive hissediyorduk. Fakat biraz da yolculuk sırasında öğreniliyor ve gerçekler görülüyor. İçine girmeden bilemiyorsunuz. Şu da bir gerçektir ki her uygulamanın yolculuğu farklı ve ona özel. Bazı şeyleri önden kestirmek zor. Mobil uygulama pazarına giriş yapmak isteyenlere neler tavsiye edersiniz? Hacmi çok büyük, yer edinmesi çok zor bir pazar mobil uygulama pazarı. Her geçen gün daha da zorlaşıyor da. Ama bunun yanında müşteri kitlesi de büyüyor. İnsanlar uygulama için artık daha çok para veriyorlar. Özellikle pandeminin çok faydası oldu bu konuda. Analiz bu işin çok büyük bir bölümü bence. “Süper bir fikrim var” ile olmuyor iş. Rakip analizi, piyasa analizi şart. Biraz bütçe hesabı da yapmak lazım, ne kadar dayanabilirim ya da ne kadar dayanabilirim şeklinde. Ama müthiş derya deniz bir alan. Bence cesaret edilip girilmeli :) Yeni başlayan girişimcilere tavsiye edebileceğiniz öğrenme kaynakları nelerdir? Şu zamanda bu kadar çok kaynakla iş yapamayacak kimse yok. Bu işin tek anahtarı istek. Üzerine çalışacağınız çok saatleriniz olmalı ve isteyerek yapmalısınız. Çalıştıkça ve araştırdıkça hangi kaynakların güzel ve yararlı olduğunu farkedeceksiniz. Ama şunu diyebilirim ki benim özellikle hiçbir şey bilmeden kendimi geliştirmek istediğim bir nokta olduğunda Udemy’den faydalanıyorum. Fikir sahibi olduğumda ise zaten gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Bir de Twitter’ı da iyi karıştırmak lazım, zor da olsa çok güzel bilgiler edinebiliyorsunuz. Son olarak bu yazıyı okuyanlara vereceğiniz beş tavsiyeniz neler olurdu? 1- Çalışma şevki 2- Keyif alma 3- Kıyas yapmama 4- Sabır 5- KabullenmeHerhangi bir sorunuz, geri bildiriminiz veya bir sonraki röportajın kiminle olmasını istediğinizi belirtmek için lütfen Twitter'dan bizimle paylaşmaktan çekinmeyin: @fikrinhayati

JusTerm

JusTerm

Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Kimsiniz, ne yapıyorsunuz? Merhaba ben Mert Toptaş. Yirmi altı yaşındayım, 2020 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi bölümünden mezun oldum. Mezun olduktan sonra ise yazılım sektörüne geçiş yaptım ve bir yıldır aktif olarak çalışmaktayım. Mobil uygulamalar geliştirmekteyim. Bulunduğum projeler arasında Hopi ve Istegelsin bulunmakta. Yazılıma nasıl başladınız? Avukatlıktan neden Yazılım'a geçiş yaptınız? Hukuk fakültesi ikinci sınıftayken bir hobi olarak yazılıma başladım. Daha sonrasında hobiyi ilerlettim ve profesyonel olarak yapma kararı aldım. Kararı aldıktan sonra da hukuk eğitimini devam ettirdim. O sıralar önce C# ile masaüstü uygulamaları daha sonrasında mobil uygulama geliştirmeyi devam ettirmiştim. 2020 yılında mezun olduktan sonra Invio şirketinde stajyer Android Geliştirici olarak çalışmaya başlayarak yazılıma profesyonel olarak geçiş yaptım. Avukatlıktan geçmemin en büyük sebebi avukatlık mesleğinin kendi kişilik yapıma uygun olmamasıydı. En başta ilgimi çekmiyordu. Onun harici çok fazla koşuşturmalar, insanlarla sürekli birebir iletişimde olmak, mesleki tatminin çok olmaması, yaptığım işten zevk almıyor olmam ve en önemlisi kod yazıyor olmaktan çok zevk almamdan dolayı geçiş yaptım. Geçiş yapma kararı verirken tamamen ne istediğime ve kişilik yapıma uygun şekilde hangisinin uygun olduğunu düşünerek karar verdim. Şu an için hiç pişman olmadım, gerçekten de avukatlık bana göre değilmiş. Mesleğimde şu an oldukça mutluyum. Yazılım öğrenmek isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir? İlk tavsiyem kesinlike yazılım öğrenmekten ve kod yazmaktan keyif alıyorlarsa öğrenmeyi devam etmeleri yönünde. Yazılım öğrenmeye çok kişi heves ediyor ama gördüğüm kadarıyla heves edenlerin çoğunluğu harekete geçmiyor, harekete geçenlerin bir kısmı da ilk karşılaştığı zorlukta bırakıyorlar. Çok azınlığı ise pes etmeden sorunları çöze çöze ilerleyerek öğreniyorlar. Yazılım gerçekten sabırla yaklaşılması gereken uzun bir maraton. Ve maalesef bu maratonun bir sonu da yok. Ne kadar yolda olursanız o kadar iyi ilerlesiniz. Dİğer tavsiyem ise kod yazmaya başlamadan önce bilgisayarın, sistemin, derleyicinin(compiler) ve kodun nasıl çalıştığının yapısını araştırıp öğrenmeleridir. Gerçekten fark yaratıyor, bir sistemin nasıl çalıştığını anlarsanız onu öğrenmek ve devam ettirmek kolaylaşıyor. Son olarak ise algoritma konusuna çok ağırlık verilmeli. Algoritma bu işin önemli bir kısmını oluşturuyor. İyi kod yazmak isteyen algoritma becerisini geliştirmeli. Bunun için de bol bol algoritma problemleri çözülmeli. Ben hala çözmeye çalışıyorum ve geliştirdiğini düşünüyorum. JusTerm'den ve nasıl ortaya çıktığından bahsedebilir misiniz? JusTerm şöyle ortaya çıktı. Hukuk fakültesindeyken mesleki eğitim olarak hukuk terminolojisi dersi almıştık. Burada bize İngilizce olarak hukuki terimler ve metinlerin okunmasına yönelik eğitim veriliyordu. Özellikle yabancılarla çalışmak isteyen öğrenciler için İngilizce dilekçe okuyacak yazacaklar için oldukça önemli bir dersti. O dersi dinlerken bu materyallere hem hukuk öğrencilerin hem de avukatların rahatça ulaşamadığını, İngilizce bir hukuki metin olsa yararlanacak kaynağın oldukça kısıtlı olduğunu fark etmiştim. Elimde yeterli materyal de vardı. O sıralarda Flutter popüler olmaya başlamıştı, öğrenip uygulama geliştirmek istiyordum. Ben de bir mobil uygulamayla hem hukuk öğrencilerin hem avukatların uygulama içerisinde hukuki kelimeleri rahatça arayacağı, kendi listesini oluşturabileceği, yeni kelime öğrenecek şekilde alıştırmalar yapabilecek şekilde bir uygulama yapmak istedim. Aslında ilk olarak dersi alırken bir ihtiyaç olduğunu fark etmiştim, daha sonrasında mobil uygulamayla neler yapabileceğimi belirlemiştim. Uygulamayı geliştirmeden önce veritabanına bütün kelimeleri tek tek giriş yaptım. En uzun iş burada oldu açıkası, elimdeki kaynakları bir araya getirip tek tek hem Türkçe hem de İngilizce anlamlarının veri girişini yaptım. Herhangi bir yerden beslenmedim. Yaklaşık bir aylık geliştirme sürecinden sonra JusTerm ortaya çıktı. JusTerm kaç kişilik bir ekipten oluşmaktadır ve görev dağılımı nasıldır? Aslında JusTerm’i tek başıma geliştirip yayımladım. Her şeyiyle ben ilgilendim. JusTerm ilk müşterisini nasıl elde etti? JusTerm’den gelir edecek şekilde bir yapı kurgulamadım. O sebeple hem açık kaynak hem de ücretsiz şekilde uygulamamı yayımladım. Yaklaşık bir senedir yayımda uygulama ve gelir elde etmedim. JusTerm'in geliştirilme sürecinde hangi araçları veya kütüphaneleri kullandınız ve nasıl bir süreç izlediniz? İlk olarak Flutter ile geliştirdim. Dil olarak Dart’ı kullandım. Servis ve veritabanı olarak Firebase kullandım. Firebase cloud functions, cloud store, crashlytic NodeJs, arama yapmak içinde Algolia servisini kullandım. State management için de Getx kütüphanesini tercih ettim ve onu uyguladım. JusTerm'i geliştirirken ve tasarlarken karşılaştığınız zorluklar neler oldu ve bu zorlukları nasıl aştınız? Sanırım en büyük zorluk tasarım geliştirmekti. Tasarımcı değildim ve tasarımı da kendim yapmam gerekiyordu. Bir geliştirici olarak tasarımı sıfırdan tasarlamak gerçekten zordu. O sebeple biraz sade bir tasarım tercih ettim. Tasarımdan yanı sıra elimdeki yazılı tüm veriyi veri tabanına geçirmek çok uğraştırdı, günlerce sırf bunun için uğraştım diyebilirim. Her birini tek tek girip kontrol etmek oldukça meşakkatli bir işti. JusTerm'i büyütmek için ne tür pazarlama stratejileri uyguladınız? Uyguladığınız pazarlama stratejilerinden ne tür sonuçlar elde ettiniz? JusTerm'in masrafları nelerdir? Pazarlama olarak Google Play Store’da Google Ads servisini kullandım. Orada daha çok mobil uygulamalarda reklam çıkacak şekilde hukuka ait aramalar yapan kullanıcıların önüne çıkacak şekilde reklam stratejisi oluşturdum. Böylelikle hukuk kategorisinde önlerde çıkmaya başladım en son ilk 10’da diye hatırlıyorum. JusTerm'in gelir kaynakları nelerdir Maalesef şu an için JusTerm için bir gelir kaynağı bulunmamakta. JusTerm aracılığı ile gelecekte hayata geçireceğiniz fikirleriniz için neler öğrendiniz? Edindiğiniz tecrübeler neler oldu? Açıkcası uygulama geliştirmeden önce fikir aşamasındayken kesinlikle pazar araştırması yapmak gerektiğini fark ettim. Uygulama geliştirmek gerçekten bir işin küçük kısmı, asıl olay iyi bir pazarlama ve iyi bir reklam stratejisinden geçtiğini fark ettim. Çünkü uygulamanız ne kadar iyi olursa olsun ne kadar az hata veriyor olursa olsun pazar tarafından son kullanıcı açısından bilinmiyorsa, fark edilmiyorsa yani kullanıcıya ulaşamıyorsa bunların bir anlamı kalmıyor. O sebeple yeni bir fikri hayata geçirmeden önce geliştirme aşamasından önce pazar araştırması yapmak çok önemli. Şu an ki deneyim ve birikiminiz ile JusTerm'i kurduğunuz ilk güne dönseydiniz neleri daha iyi yapardınız ve neleri yapmazdınız? Uygulamaya reklam eklemiştim, şu an yapacak olsam uygulama içine reklam koymazdım. Çünkü proje çok dar ve niş kitleye hitap ettiği için buradan reklam ile gelir elde etme olasılığı çok çok düşük. Bu sebeple kullanıcı deneyimini daha iyileştirmek adına reklam koymaktan vazgeçerdim. Uygulama tasarımıyla daha fazla uğraşırdım, daha güncel arayüzleri takip edip daha iyi bir tasarımla çıkacağımı düşünüyorum. JusTerm'i kurarken sahip olduğunuz deneyim ve tecrübenin yeterli olduğunu düşünüyor muydunuz? Hayır yeterli değildi zaten öğrenciydim, tamamen deneme yanılma projesiydi. Kişilik özelliklerinizin JusTerm'i hayata geçirmeye olan etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Hem gözlemci hem sabırsız bir yapım var. İyi gözlem yapıp bir an evvel yapmak isteyen birisiyim. O yüzden çok hızlı şekilde projeyi ortaya çıkardım. Yeni başlayan girişimcilere tavsiye edebileceğiniz öğrenme kaynakları nelerdir? Açıkcası kendimi çok girişimci olarak görmüyorum, hukuk üzerine bir açıklık görmüştüm ve bunun üzerine bir uygulama yapan bir geliştiriciyim aslında. Bu uygulamadan sonra bir uygulama çıkartmadım, girişimci olarak değil tam zamanlı olarak çalışmaya devam ettiğim için kendimi tavsiye verebilen konumda görmüyorum. Son olarak bu yazıyı okuyanlara vereceğiniz beş tavsiyeniz neler olurdu? 1 - İlki uygulama geliştirmek istiyorlarsa akıllarına ilk gelen fikri uygulamaya döksünler. 2 - Uygulama geliştirmek istiyor ama fikir bulamıyorlarsa var olan fikirler üzerinden gidip deneme yanılma yapsınlar. 3 - Fikir üzerine para kazanma odaklı düşünen var ise ilk önce pazar araştırması yapsınlar. 4 - Yazılım öğrenmeye niyet eden varsa düşünmeden ilk gördüğü yerden öğrenmeye başlasın. 5 - Son olarak kesinlikle keyif aldığınız işi yapın.Herhangi bir sorunuz, geri bildiriminiz veya bir sonraki röportajın kiminle olmasını istediğinizi belirtmek için lütfen Twitter'dan bizimle paylaşmaktan çekinmeyin: @fikrinhayati